Akademi okullarının düşen maskesi

Akademi okullarının düşen maskesi

Bu hafta yayınlanan iki haber işçi ve yoksul çocukların gelecek ve iyi eğitim hakları konusunda karamsar bir hava çizdi. Bir araştırma bir çocuğun gelecekte iyi bir kariyer elde edebilmesinin anne ve babanın ekonomik durumuna bağlı olduğunu söylerken diğeri ise akademi okullarının özellikle işçi ve yoksul kesimden gelen çocukların eğitim ihtiyacına cevap vermediğini dile getirdi. İki araştırma, son dönemlerdeki gelişmeler bir çoğumuzu bu konuda şaşırtmazken, şimdiye kadar sadece ilerici akademisyen ve politikacıların söylediklerini tahin eder anlamda. Bu haftaki yazımda sizler ile bazı bilgileri paylaşmaya ve bu konuda neler yapılabileneceği konusunda öneriler yapmaya çalışacağım. Umarım, her zamanki gibi, yardımcı olur.

Social Mobility and Child Poverty Commission (Sosyal Hareketlilik ve Çocuk Yoksulluğu Komisyonu) bu hafta yayınladığı araştırmaya göre özellikle orta sınıf ailelerin düşük yetenekli çocuklarını korumada daha donanımlı olduğunu söylerken, yoksul veya işçi bir ailenin zeki çocuğunun ailesinin maddi durumunda dolayı hak ettiği noktaya gelme konusunda zorluk yasacağı bilgisini sundu. Araştırma daha az yetenekli olan bir zengin çocuğun daha zeki olan fakir bir çocuğa göre iyi bir iş ve gelir sahibi olmasının %35 daha olasılıklı olduğunu belirtti. Hükümet her ne kadar bu konuda az gelirli, işçi ve yoksul çocuklara yardımcı oluyorum dese bile bu tablo acı gerçeği gözler önüne serdi.

İngiltere’de 1970 yılında doğan 17 bin çocuk üzerinde yapılan araştırma hükümeti sosyal hareketlilik konusunda bilgilendirmeyi hedefliyor. Araştırma zengin ailelerin çocuklarının iş sektöründe önemli olan yetenek ve bilgiler konusunda ‘yardımcı’ olduklarını söyledi. Bu yardımın daha çok maddi duruma bağlı olduğuna dikkat çekilirken aynı zaman zengin ailelerin ‘tanıdıkları’ aracılığıyla çocuklarına ne öğretmeleri konusunda daha isabetli kararlar verdiklerini söyledi. Bu durumda yoksul ve fakir ama daha zeki olan çocukların bir çok daha iyi ücretli işlerden arındırıldığı daha somut şekliyle ortaya çıkmış oldu. Kısacası neyi bildiğinden daha çok kimi tanıdığın ve banka hesabının gücünün bir çok şeyi belirlediği daha somut bir şekilde ortaya çıktı.

Bir diğer araştırma ise benim daha önce bu köşeden hakkında yazdığım akademi okulları ile ilgili. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi bu okul modelinin asıl hedefi özellikle yoksul ve fakir olan çocuklarının eğitim seviyesini yükseltmekti. Fakat akademilerin buna hizmet etmekten çok uzak olduğunu yine bu köşede değinilen bir başka söylemdi. Bu hafta içi yapılan bir araştırma benim ve benim gibi düşünen akademisyenleri doğrular ve destekler şekilde. Sutton Araştırma Merkezi tarafında yapılan araştırma akademi okullarına sponsor olan 34 şirketin okullarına baktı. 34 şirket okullarının 22’sinde yoksul ve fakir çocuklarının eğitim seviyesinin devlet okullarına göre daha düşük olduğu görüldü. Daha derin yapılan araştırmada ise 156 akademi okulun sınav sonuçları 156 tane devlet okulu ile karşılaştırıldı. Bu karşılaştırmada ise sorunun daha büyük olduğuna dikkat çekildi.

Devlet parasıyla inşa edilen fakat özel şirket sponsorları olan, bölge eğitim müdürlüklerine bağlı olmayan ve okul ve öğrenci hakkında istedikleri kararı kendileri verme yetkisi olan akademilerin tüm bu ‘özel’ koşullarını doğru kullanmadıkları bu rapor ile su üstüne çıkmış oldu. Akademi okulları kendi bölgelerinde yaşayan yoksul ve fakir çocuklara hizmet vermektense kendi ‘özel’ koşullarını kullanıp diğer bölgelerden daha yetenekli olan öğrencileri seçip ‘sözde başarılı’ bir tablo vermeye çalışıyorlardı. Fakat bu raporda açıkça gösteriyor ki akademiler sadece belli bir kesime hizmet edip onların başarısı ile övünmeyi tercih ediyorlar.

Bu iki araştırma belki de bizleri var olan eğitim sistemine güvenme konusunda hayal kırıklığına uğratabilir. Fakat bilinmesi gereken gerçek ise hükümet veya hükümetlerin bu konuda nasıl adımlar attığı. Yukardaki araştırma sonuçlar bir çok sendika, akademisyen, eğitimci, organizasyon tarafında yıllardır dile getiriliyor fakat hükümetler tarafında kulak ardı ediliyordu. Hükümetin veya eğitim bakanlığının yapması gereken ilk şey ise bu açıklamadan sonra akademi okulları üzerinde daha fazla durup onların devlet okulları gibi denetlenmesini sağlama. Ailelerinde yapması gereken, ki buna Türkiyeli ve Kürt aileler dahil, bu konuda çalışma yürüten sendika ve organizasyonlara destek olması. Diğer yandan da özellikle yoksul çocuklar için daha fazla olanağın yaratılması konusunda baskı uygulamak önemli olacaktır.

CATEGORIES
Share This