Başkent Londra’da ‘Ezidilerin Dünü, Bugünü ve Yarını’ tartışıldı

Başkent Londra’da ‘Ezidilerin Dünü, Bugünü ve Yarını’ tartışıldı

panel–lkff–genel

Güney Kürdistan’ın Şengal bölgesinde yaşayan Ezidi Kürtlerin yaşadığı insanlık dramına dikkat çekmek amacıyla Londra Kürt Film Festivali (LKFF) 30 Ağustos Cumartesi günü SOAS üniversitesinde ‘Ezidilerin Dünü, Bugünü ve Yarını’ başlıklı bir etkinlik düzenledi.

Etkinlikte, Ezidilerin tarihi, kültürü ve inancının yanında, 3 Ağustos’tan bu yana yaşadıkları insani trajedi, sonuçları ve Ezidilerin geleceği konul bir panel düzenlendi. SOAS Üniversitesinin Djam Lecture Theatre’da gerçekleşen etkinliğe yoğun bir katılım vardı.

Etkinlik saat 13:00’te, Alman belgeselci ve çizer Oliver Kugler’in, Aralık 2013’de, Duhok’ta bulunan Domiz kampında, yaptığı çizimlerin sergisiyle başladı. Kugler’in çizimleri kampta yaşayan insanların sosyal ve gündelik hayatlarını gösteriyor. Çizimler, katılan misafirler tarafından beğeniyle karşılandı.

EZİDİ KÜRTLERİN YAŞADIĞI ACILARA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUZ

Programın açılışını yapan Lkff yönetim kurulu üyesi Memed Aksoy, son haftalarda Şengal’de yaşanan gelişmelerle ilgili bilgi vererek, binlerce kişinin açlıktan ve susuzluktan öldüklerini, binden fazla kadının kaçırıldığını hatırlattı. Aksoy, LKFF olarak, sanat aracılığıyla Ezidileri ve yaşadıklarını anlatmak istediklerini belirtti.

Aksoy, Kürtlerin 100-150 senedir, Kürdistan’ın dört tarafında varlık mücadelesi verdiklerini ve özellikle YPG’nin son iki senedir İŞİD’le mücadele içerisinde olduklarını, fakat batı medyasının Şengal’deki İŞİD saldırılarına kadar bu konuyu ele almadıklarına dikkat çekti.

Aksoy, Ezidilere siyasi ve maddi desteğin verilmesi gerektiğini belirtti ve Kürt halkı için Ezidilerin önemi büyük olduğunu ve gelecekte Ezidilerin bu dramının acıyla hatırlanacağını ifade etti.

panel–lkff–oliver

İNSANLAR KAMPLARDA ÇOK KÖTÜ KOŞULLARDA YAŞIYOR

Daha sonra, Kugler yaptığı çizimlerle ilgili kısa bir konuşma yaparak, kamptaki deneyiminin kendisi için üzücü olduğunu ve özellikle kalabalıktan kaynaklı, kampın dışında kalmak zorunda kalan insanların, bebeklerin çok kötü durumlarda olduğunu belirtti. Kugler, önümüzdeki aylarda tekrar dönüp çizimlerine devam edeceğini ifade etti.

LALİSH MİHRANİ BELGESELİ EZİDİ İNANCINA IŞIK TUTTU

Programın ikinci bölümünde, Kürt yönetmen Aso Haji’nin 2012 senesinde çektiği Lalish Mihrani (Işığın Toprakları Laleş) belgeseli gösterildi. Belgesel Yezidilerin Mekke’si olarak kabul edilen, ve daha önce hiçbir şekilde yabancıların girişine izin verilmeyen, Laleş’te, hayatlarını ve ibadetlerini gösteriyor.

 

Lalişa Mihranî

Lalişa Mihranî

Programın son bölümü olan panele geçmeden, Şengal dağında yaşanan trajediyle ilgili, bölgeden görüntüler içeren, Channel 4 News’den, ‘On the road with Yazidis fleeing for their lives’ (Hayatlarını kurtarmaya çalışan Ezidilerle yolculuk) ve Vice News’in ‘The battle for Iraq- Dispatch 6’ (Irak’ı elde etme savaşı- 6. Bölüm), haber klipleri gösterildi.

panel–lkff–panelists

İŞİD KOLAY HEDEF SEÇİP KORKUTMA TAKTİĞİ KULLANDI

BBC Dünya Servisi gazetecisi, Güney Yıldız’ın moderatörlüğünü yaptığı panelde, ilk olarak, Exeter Üniversitesinden, Profesor Christine Allison konuştu. Ezidilerle ilgili, çalışma yürüten ve Ezidiler üzerine bir çok çalışması bulunan, Allison, Ezidilerin tarihi ve inançları üzerinde bilgi verdi.

Son olarak da, Almanya’da bulunan, Ezidi Federasyonunun sekreteri Yılmaz Günay, bölgeden yeni gelen birisi ve Ezidi halkının bir temsilcisi olarak Ezidilerin beklenti ve geleceği üzerine bilgi ve görüşlerini aktardı.

Yıldız, açılış konuşmasında, İŞİD’in kolay hedef seçip, korkutma taktiği kullandığını ve Şengal’de Peşmergenin, bu psikolojik baskıdan ötürü halkı korumadan kaçması sonucunda da Ezidilerin- bölgeden gelen bilgilere göre, 26 saat İŞİD’e karşı savaştıklarını- fakat sonunda dağa sığındıklarını anlattı.

Yıldız, kendisinin görüştüğü Ezidilerin, PKK’nin açtığı güvenli koridor sonucunda, dağa çıktıklarını anlattıklarını belirtti.

panel–lkff–genel

EZİDİLER ZAYIF VE KORKAK DEĞİLLER

Allison Ezidileri şu örnekle anlattı: ‘‘1918 senesinde, Ezidiler dağlarında yaşıyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu elçiler aracığıyla Ezidilere bir mektup yolladılar. Mektupta, ‘silahlarınızı bırakın ve koruduğunuz Ermenileri bize geri verin, ya da sonuçlarına katlanın’, diyordu. Ezidi liderler, mektupları yırttı ve elçiyi, Osmanlılara elbisesiz geri yolladılar. Yani, konu aldığımız bu insanlar zayıf ve korkak değiller, cesur dağ insanları bunlar.’’

Allison, Ezidilerin coğrafik olarak yaşadıkları bölgeleri anlattı ve Şengal’ın Kürdistan’a uzak olmasının İŞİD’in saldırısından kaçışı daha da zorlaştırdığını ifade etti. Ezidi uzmanı, aldığı bilgilerin, Şengal dağında önemli tapınakların bombalandığını, doğrultusunda olduğunu belirtti.

Allison, tarihsel hafızanın önemine de değinerek, Türkiye devletinin tarihte yaşanan bir çok konuyla yüzleşmekte zorlandığını, fakat, Kuzey Kürdistan’da yaşayan bir çok insanın, bölgenin 100 sene önceki yaşayanlarını acıyla hatırladıklarını dile getirdi.

ŞENGAL EZİDİLERİN KALBİNİN ÇARPTIĞI YERDİR

Allison, Şengal ve Laleş’in önemini şöyle anlattı: ‘‘Ezidi topraklarının korunması çok önemli. Ezidilik sadece belgeselde gördüklerimizden ibaret değil. Eski Sovyet devletlerinde yaşayan 50 bin, ve Türkiye’de yaşayan 40 bin Ezidi, hayatlarının çok daha farklı boyutlardan ibaret olduğunu söylerler. Ama, toplum olarak, Ezidilerin kalbinin çarptığı yerdir o topraklar ve korunması çok önemli.’’

Ezidilerin topraklarında kalmalarının önemli olduğunu, fakat, modern zamanla değişimden de geçtiğini anlatan Allison, kutsal topraklardan uzak yaşayanların, özgür kaldıkları taktirde ibadetlerini usulüne göre uyguladıklarını ifade etti.

EZİDİLER 74 DEFA KATLİAMA MARUZ KALDILAR

Günay, İŞİD’in saldırısının, 74. Ezidi katliamı olduğunu, Kürt ve Ezidi olmaktan kaynaklı, çifte ayrımcılığa uğradıklarını dile getirdi. Günay, eskiden yaşanan katliamlardan kaçan Ezidilerin Şengal’e sığındıklarını anlattı.

Kuzey Kürdistan’da, göç etmek zorunda kalan Ezidilere, Federasyon olarak yardım çalışmalarını koordine eden Günay, Viranşehir, Batman, Diyarbakır, Midyat, Silopi ve Cizre gibi yerlerde binlerce kişinin sığındığını anlattı. Bu bölgedeki yardım çalışmalarının halkın, gönüllülerin ve belediyelerin desteğiyle gerçekleştiğini belirtti.

 GELECEK İLE İLGİLİ ÜÇ ÇÖZÜM OLASILIĞI

Günay, Ezidilerin geleceğine dair üç olasılık olabileceğini anlattı. Birincisi, Ezidilerin topraklarından sürülerek kültürel ve asıl soykırım yaşayacakları. İŞİD’in hedefinin de bu yönde olduğun ifade etti Günay.

İkinci olasılık, ABD ve Barzani’nin, Ezidiler dahil olmak üzere, Kürtlerin bir bölümünü ‘büyük Ortadoğu’ projesine dahil etmek ve bölgede yeni bir ulus devlet yapısını oluşturmak. Bu durumda, Ezidilerin, bölgede kapitalist sisteme uygun olarak çıkarları doğrultusunda hareket eden güçlere bağlı olacaklarını, dile getirdi Günay.

Üçüncü seçeneğin demokratik konfederalizm olduğunu belirten Günay, ‘‘Her etnik kimliğin bağımsız statüye sahip olarak, birlik içerisinde kendilerini yönetmeleri ve bunun uluslararası mekanizmalar tarafından tanınmasıdır. Bu senaryo, bana göre Ezidilerin geleceği için olması gerekendir’’, dedi.

EZİDİLERLE İLGİLİ YANLIŞ TANIMLAMALARI ORTADAN KALDIRMALIYIZ

Etkinlikle ilgili LKFF yönetim kurulu şöyle konuştu: ‘‘Londra Kürt Film Festivali olarak Ezidi Kürtlerin yaşadığı insanlık trajedisine daha fazla dikkat çekmek amaçlı böylesi bir etkinlik organize ettik. Bir diğer amacımız da Ezidi Kürtler ile ilgili yanlış tanımlama ve algılara karşın Ezidileri doğru bir şekilde anlatmak. Programa aldığımız Laleşa Mihrani adlı belgesel Ezidilerin inanç ve kültürünü çok detaylı bir şekilde ve derinlemesine anlatıyor.

Panelde yine tarih ve kimlik boyutunun yanında Ezidi kürtlerin şuan yüzyüze kaldığı vahşeti anlatmaya çalıştık. Daha hassas ve duyarlı olunması gereken bir durum var ortada. Yaşanan vahşetin sonuçların halen tam olarak netleşmiş değil. Biz sadece evlerini ve topraklarını bırakıp İşid vahşetinden kaçmak zorunda kalan yüzbileri, ve bu yolculuk sırasında yaşanan trajediyi biliyoruz. Ancak halen İşid’in kontrülünde olan bölgelerdeki Ezidilerin ne ile karşı karşıya olduğunu bilmiyoruz. Kaçırılan kadınların durumunu net olarak bilmiyoruz. Bir de tehlike halen büyüyerek devam ediyor. Biz de bu noktada daha fazla duyarlılık yaratmak amacıyla bu etkinliği düzenledik. Başarılı ve verimli bir etkinlik oldu. Katılımın ve ilgini çok olması bizleri ayrıca sevindirdi.’’

Başkent Londra’da bulunan Soas üniversitesinde yapılan ve beş saat süren etkinlik katılımcılar açısından çok verimli ve bilgilendirici bulundu.

Esra Türk-Telgraf


CATEGORIES
TAGS
Share This