“Bir çiçekle bahar gelmiyor!”

“Bir çiçekle bahar gelmiyor!”

Bugün hasta yatağımda geçmişi irdelerken, gözüm TV’ye takıldı. 23 Nisan Egemenlik Çocuk Bayramı’nın gösterilerini veriyordu.

“Bir çiçekle bahar gelmiyor!”İster istemez çocukluğumu anımsadım. Geçmişim bir film şeridi gibi gözlerimin önünde gelip geçti. O günlerde neşelendiğim anlar olmuştu. Sonraları öğrendim ki, Kürt olduğum halde Türk olarak sevinmişim. Kendini inkar edersen ilerde devletin her kademesine gelebiliyor muşsun. Şimdi bakan, vali ve üst düzey yöneticilerimizin olduğu gibi…

Ülkemizin Kürt coğrafyasında, çocuk yüzü gördüğümüz pek yok; o saat yetişkin bireyler olup çıkıyorlar. Kimi boya sandığını sırtlıyor, kimi kağıt topluyor, kimi de berber ve kaportacıya çırak oluyor. Nasıl olmasın ki? Baba ya hapiste veya faili meçhul bir şekilde öldürülmüş; belkide gördüğü işkencelerden dolayı üretim dışı kalmış. Ya kafayı yemiş veya evde kötürüm. Evin yükü bu çocuklara binmiş. Bu yüzdendir, yaşları 20 0lmadan 60 görünümde. Yaş 25’e varmadan saçları daha yeni değirmenden çıkmışa benziyor.

Her 23 Nisan’da Çocuk Bayramı’nı dünyada kutlayan tek ülke Türkiye. Bu yüzden hayli övünürüz. Reklam için dünya çocuklarını ağırlarız. Ama Cumhuriyetin kurulmasında “Vurun Kürd uşağı namus günüdür” diye ön cephelerde çarpışıp şehit olan Kürtlerin torunları kendi ana dilleriyle, özel kıyafetleriyle bu bayramda yer almazlar. Bu çocuklar kendi özel çabalarıyla koro kurup, yurt dışında kendi ana dilleriyle bir gösteri sergiledikleri için; yurda döndüklerinde o körpe halleriyle soruşturmaya uğradılar. Belki de mahkemeleri halen sürüyor.

Dünya çocukları, kendi dilleriyle ve kendi özel giysileriyle bu bayramı kutlama hakları vardır. Buna Türk hükümeti öncülük eder. Bir tek Kürt çocuklarına yasak.

Her yıl TV’ler de 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı buruk seyrederim. Yaşıtları bayram sahalarında coşkuyla eğlenirken, yukarda değindiğim çocuklar, bundan mahrumlar ve evdeki aş kazanı kaynasın diye çalışıyorlar.

Çalışan Kürd çocuklarını ekrana getirmiyorlar. Getirseler bile Kürd çocukları olduklarını belirtmiyorlar. Ama, çalışan Suriye çocuklarını özellikle belirtiyorlar. Sanki bu iç savaşı Türkiye kışkırtmıyor muş gibi; çıkarılmaya çalışılan Türkiye-Suriye savaşına şimdiden kamuoyu oluşturup gerekçe hazırlıyorlar. Suriye’de iç savaş olmasaydı, bu çocuklar ülkelerinde kalacaklardı. Burası doğru. Ama, sınırlarımızı dünyanın anarşist örgütlerine paspas edenler, onlara her türlü silah veren ve barındıran kim? Türkiye devleti olduğu dünyaca bilinmiyor mu?

Bu 23 Nisan Bayramı’nda iki cephe vardı ülkede: Birinci cephe: Dışardan ülkeye gelen yabancı çocukların ve varsıl Türk ailelerin çocukları şen ve şakraktılar. Dolayasıyla bayramın tadını çıkarıyorlardı. İkinci Cephede ise: Kürd Çocukları , gecekondularda ve varoşlarda yaşayan ailelerin çocukları için de değişen bir şey yoktu. Boyacı boya sandığın başında,, çırak patronundan azar işitmemek için iş yerine koşuyordu. Anlayacağınız, atalarımızın dediği gibi onlar için: Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime” idi.

İki seneyi aşkındır “Barış görüşmeleri” devam ediyor. Bir arpa boyu yol alınmış değil. Bir oyalama taktiği devam ediyor. Kürt çocukların baba ve annelerinde onbinlere varan sayıda cezaevlerinde. Bir genel afla çıkarılsaydı. Onlarda 23 Nisan’da ebeveynleriyle bayramlaşsalardı olmaz mıydı?

Törenlerin sonunda, AB devletlerin çocuklarının da içinde olduğu Cudi’ye bir bisiklet turu” düzenlemişlerdi. Barışa katkı sunsun diye.

Beyler kimseyi kandırmayalım. “Bir çiçekle bahar gelmiyor”.

CATEGORIES
Share This