Gazetecilik bir aşktır!

Gazetecilik bir aşktır!

Erem Kansoy

Dünyanın neresinden hangi dil,din veya ırktan olursanız olun yaptığınız işin adı gazetecilikse, bir çok yönüyle bu mesleğin özde çalıştığınız kurum, genelde okuyucuya karşı sorumluluklarınız olduğunu bilmek durumundasınız. Elbette gazeteciliğin sanatsal bir boyutuda vardır, gazetecinin sanatı detayları iyi kullanmasıyla renklenir ve güçlenir.

Örneğin, kişi yaşamındaki alışkanlıklarını, politik görüş ve ideolojilerini yaptığı işe yansıtırken gazeteci bunu tarafsızlık ilkesi ile ustaca yapabilme sanatını başarıyla icra edebilendir.

Gazetecinin, bilgi ve belgeye dayalı yazdığı haberler kamuoyunda ciddi sonuçlar doğurur. Gazetecinin politikacılara sorduğu sorular önemli lobi çalışmalarının zeminini oluşturur, gazetecinin halk arasındaki araştırmaları örgütlenmeyi ve bilinçlendirmeyi güçlendirir, gazetecilerin çektiği fotoğraflar yüz yıllarca belge niteliği taşıyan unsurlar olarak saklanır ve bir çok yönden kıymetlidir. Gazetecilik zahmetli iştir! Hele hele yaşadığımız bu dönemde, canınız ip üstünde. Tarihteki örnekleride gazetecilerin yaşantısına ışık olmaktadır, Metin Göktepe’ler, Hrant Dink’ler, Kutlu Ada’lılar gazetecilik ile ölüm arasındaki ince çizginin ta kendisi! Katledileninden tutunda, tutsak edileninden, ülkesinden edinelinden, tehdit ve baskılarla yaşam sürdüren bir gazeteci ordusu yaratılmış bugün.

Tüm bu onurlu duruş içerisinde gazete ve gazetecilik camiasında elbette kendini bilmez haysiyetsizlerde başa koşmaktadır.

Yalan,yanlış ve yandaş  haberler, şişirme haberler, ekonomik kaygıyla hazırlanan yazılar, saçma salak makaleler, bilgisiz ve içi boş yayımlanan düz yazılar, görsel usluba uymayacak rezalet fotoğraflar, ilk okul çocuğu eğitim seviyisendeki hazırlanmış soruların çok önemli pozisyonlardaki insanlara reportaj diye sorunlar ve bize yutturmaya çalışanlar.. varda var.. Fakat gazetecilik, yürekten yaşantısını gazeteci gibi yaşayan gazetecilerin onurlu duruşu, temiz kişilikleri ve dünyaya kattıkları güzellikleri sayesinde halen böylesi çömezler zaman zaman moda olsada gazetecilik ayaklar altına alınmamıştır, çünkü yürekli gazeteciler halen işinin başındadır!.

Bu nedenle gazetecilik mesleğini yerine getirenlerin; insani değerleri güçlü, ahlaki olgunluğu yakalamış, güvenilir kişiler olması bir mecburiyettir. Gazetecinin kaleme aldığı her yazı ya da haber, çeşitli çevrelerden tepki almaya, gazeteciyi güç odaklarıyla karşı karşıya getirme potansiyeline sahiptir. Gazeteci bu durumlarda, gerektiğinde iktidara ve güç odaklarına karşı zorlu mücadeleyi göze alan insandır.

Gazetecilik doğası gereği gruplara menfaat bağıyla bağlı olmamayı, dürüstlüğü, önyargılardan, fanatizmden kurtulmuş ruh halini, insan haklarına, inançlara saygılı davranmayı gerektirir.

Yasama, Yürütme ve Yargı’dan oluşan 3 devlet gücünü denetleyen ‘denge’ olarak kabul edilen medya sektörünün bu hayati derecede önemli görevini tatmin edici düzeyde yapabilmesi için her anlamda güçlü bir yapıda olması gerekir…

Demokrasilerin vazgeçilmez unsurlarından biri olan Gazetecilik mesleğini icra eden insanların, baskı odaklarına boyun eğmeden, tarafsız olarak mesleklerini yerine getirmeleri oldukça önemlidir. Bu da gazetecilerin ekonomik ve sosyal haklarının iyi olmasına bağlıdır…

Güçlü gazeteci iktidar için de ülke için de çalıştığı kurum için de ciddi bir kazanım demektir…

Sedat Simavi’nin gazetecilere bir öğüdü var, “Genç gazeteci arkadaşlarıma” diye başlar ve şöyle devam eder:

‘Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma.’

Evet, gazetecilik yorucu bir meslek, işe başlama saatiniz vardır ama çıkış saatiniz belli değildir.

Salonların yerine, sokakları tercih edersiniz çoğu zaman…

Yeri gelir bir feryadın, yeri gelir bir acının içinde bulursunuz kendinizi…

Bazen de içiniz kan ağlarken, cebinizde beş kuruş yokken; şen kahkahaların atıldığı bir zevk masasının halini ölümsüzleştirirsiniz objektifinizde.

Sevmezseniz, aşkla koşmazsanız haberin peşinden çabuk yorulursunuz.

Annenizi, babanızı, eşinizi hatta çocuğunuzu saatlerce bekletirsiniz ama habere yetişmek veya haberi yetiştirmek için yeri gelir tüm zaman limitlerini zorlarsınız.

Yani kısacası…

İçinizde aşk yoksa yapamazsınız bu işi…

 

CATEGORIES
Share This