İskoçya’da bağımsızlık isteyenlerin oranı artıyor

İskoçlar 18 Eylül’deki referdandumla Büyük Britanya’dan ayrılıp ayrılmayacağına karar verecek. İngiliz yetkililerin ekonomik şantajlarına rağmen bağımsızlık taraftarlarının sayısı giderek artıyor.

ICM Enstitüsü tarafından Mart ayında yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre İskoç halkının yüzde 39’u bağımsızlıktan yana oy kullanacak. Bağımsızlık isteyenlerin oranı aynı enstitünün Şubat ayındaki anketinde ise yüzde 37 idi.

Bağımsızlık isteyenlerin oranı yüzde 2 oranında artarken, Büyük Britanya’dan ayrılmaya karşı olanların oranı ise yüzde 49’dan yüzde 46’ya geriledi.

Ankette dikkat çeken diğer bir nokta ise kararsızların oranı. Yüzde 15’lik bir kesim henüz bağımsızlık ile ilgili kararını vermediğini beyan ediyor.

Referandumla ilgili yapılan değişik anketlerin sonuçları arasındaki fark da dikkat çekiyor. Ipsos-Mori şirketi tarafından yapılan anketlerde ise Büyük Britanya egemenliğinde kalmak isteyen İskoçyalıların oranı yüzde 55-60 civarında. Şirketin son anketinde yüzde 57’lik bir kesim bağımsızlık referandumuna hayır oyu vereceğini beyan ederken, yüzde 32’lik bir kesim ise bağımsızlıktan yana görüş bildirdi. Ancak, birçok gözlemci Ipsos-Mori’nin anketlerini taraflı ve şişirme anketler olarak yorumluyor.

2012 yılında İskoçya Ulusal Partisi (SNP)’li Başbakan Alex Salmond’un çabaları sonucu Büyük Britanya ile referandum düzenlenmesi konusunda uzlaşılmıştı. Referandum kararı geçtiğimiz yıl İskoçya Parlamentosu tarafından kabul edildikten sonra Büyük Britanya Krallığı tarafından da onanmıştı.

İNGİLTERE BİR YANDAN, İSPANYA DİĞER YANDAN ŞANTAJ PEŞİNDE

‘İskoçya bağımsız bir ülke olmalı mı?’ sorusunun sorulacağı referandumdan bağımsızlık kararı çıkmasını engellemeye çalışan İngiltere ise, İskoç halkına yönelik ekonomik şantajlara ağırlık veriyor. İngiltere, İskoçya’nın para birimi olarak sterlini kullanamayacağını iddia ediyor.

İskoçya’nın bağımsızlığına Avrupa Birliği (AB) üyesi İspanya da karşı çıkıyor. Katalonya ve Bask ülkesindeki bağımsızlık talepleri nedeniyle zorda olan İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, İskoçya’nın Büyük Britanya’dan ayrılması durumunda AB’ye üye olamayacağını ve üyeliğe karşı çıkacaklarını söylemişti.

5,3 milyon nüfuslu İskoçya’da 1979 yılında özerk parlamento için yapılan ilk referandumda yüzde 51 ‘evet’ oyu çıkmasına karşın, evet oylarının kayıtlı seçmenlerin yüzde 40’ını geçmemesi üzerine referandum kabul edilmemişti. 1997 yılında yapılan ikinci referandumda ise İskoçya Parlamentosu’nun kurulması kararı çıkmıştı. İskoçya’nın bağımsızlığını savunan SNP, 2011 yılındaki seçimlerde 129 üyeli İskoç Parlamentosu’nda 69 sandalye ile çoğunluğu elde etmişti.

Petrol ve gaz yataklarının bulunduğu İskoçya ekonomik açıdan da Büyük Britanya ortalamasının biraz üstünde bir gelir düzeyine sahip.

Şimdi de Adalar kendi geleceklerini tartışıyor

İskoçlar Büyük Britanya’dan ayrılıp ayrılmayacağını tartışırken adaların bazıları kendi kaderini tayin hakkı talep ediyor. Bu olası senaryoda, adalar İskoçya’dan ayrılmak ve İngiltere’ye bağlı kalmak istedikleri yönünde oy kullanabilir. Guardian gazetesinde bu konuyu kaleme alan Stephen Moss “milliyetciliğin sorunlu” bir yaklaşım olduğunu ve “nerde biter?” sorusunu yükseltiyor.

Bağımsızlık talep edenlerin sayısı dünya’da gün be gün artiyor. Örneğin, Belçika’da ülkenin Flamon ve Walloon yarıları karşılıklı bir nefret halinde yaşamaktadirlar, Venedik ve Veneto bölgeleri İtalya’dan, Carinthia’da Avusturya’dan, Brittany Fransa’dan, Bavaria Almanya’dan, Moravia Çek Cumhuriyettin’den ve Frisia Hollanda’dan ayrılmak istiyor. Ve bu örnekler sadece Avrupa’dan.

Moss eğer yüz binlerce üyesi olan bir BM istemiyorsak, bir ülkeyi yargılamak için tek ve doğru ölçünün, o ülkenin insanlarına nasıl davrandığını gözlemlemek olduğunu savunuyor. Nerde zulüm varsa, özellikle etnik gerçekler olduğu yerde, milliyetçi bir yaklaşım ve böünme meşrudur. Fakat Moss’ a göre, dünyanın bazı kısımlarında milliyetcilik fetişleştirilse edilebilinir ve buna dikkat etmek lazım.

CATEGORIES
Share This