Londra’da Süresiz ve Dönüşümsüz Açlık Grevi Başladı

Londra’da Süresiz ve Dönüşümsüz Açlık Grevi Başladı

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kaldırılması amacıyla devam eden açlık grevi direnişine yeni katılımlar devam ederken İngiltere’nin başkenti Londra’da süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi başlatıldı. Londra’da bulunan Kürt Toplum Merkezinde Britanya Demokratik Güçbirliği bileşeni kurum temsilcilerinin de hazır bulunduğu bir basın açıklaması ile startı verilen süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine Nahide Zengin, Mehmet Sait Yılmaz ve Ali Poyraz katıldı.

Demokratik Kürt Toplum Merkezinde dün akşam yapılan basın açıklaması ile başlayan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi direnişçilerinden Nahide Zengin, bu tarihi direniş sürecinde sessiz kalmanın insanlıkla bağdaşmadığını belirterek kendilerinin de bu süreçte rollerini oynamak ve direnişe dahil olmak için süresiz dönüşümsüz açlık grevine başladıklarını ifade etti.

‘‘Kürdistan halkı bu esareti ilk gün de, bugün de kabul etmiyor. Leyla Güven yoldaşımızın öncülüğünde başlatılan ‘tecridi kıralım, faşizmi yenelim ve Önderliği özgürleştirelim’ eylemi Hewler, Galler, Strasbourg, Zindanlar ve dünyanın bir çok yerinde kitleselleşerek devam ediyor. Leyla Güven’in ve diğer yoldaşların ilk gün de ifade ettiği gibi bu tecride ve baskıya sessiz kalmak en başta insanlığımızla bağdaşmamaktadır bu özeleştiriyi bugün biz Londra’da süresiz dönüşümsüz açlık grevine başlayan kişiler olarak gecikmiş te olsa tekrar ediyoruz. Yoldaşlarımızın her sloganı ve özeleştirisi bizler içinde birer talimat niteliğindedir.’’

Sessizlik kabul edilemez!

Süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan diğer eylemci Mehmet Sait Yılmaz ise ‘bu tarihi direniş karşısında sessiz kalmak kabul edilemez, ya bugün tepki gösterip yoldaşlarımızın direnişini sahipleneceğiz ya da yarın söyleyecek tek bir sözümüz olmayacak.’ dedi.

‘‘Faşizme ve gericiliğe karşı her eylemimiz değerlidir ancak hiç bir eylem saniye saniye eriyerek bedenini açlığa yatırma düzeyinde değildir. Bu anlamıyla 127 günden bu yana dünyanın bir çok yerinde ve zindanlarda yürütülen açlık grevi direnişlerini bir kez daha selamlıyor ve bu direnişte bizler de varız diyoruz.’’

Ali Poyraz, Nahide Zengin, Mehmet Sait Yılmaz

Süresiz-dönüşümsüz açlık grevi başlatan bir diğer eylemci Ali Poyraz ise, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin bir kişiye dönük bir tecrid olmadığını ve Kürt halkına yönelik yaşamın her alanında devam eden ‘çökertme planın’ en büyük parçası olduğunu ifade ederek şunları belirtti;

‘‘Bizler İmralı’daki tecridi toplumsal bir tecrit olarak kabul ediyoruz, bunun kırılması talebi de, en demokratik ve en insani bir taleptir. Bundan daha doğal bir talep olamaz. Ancak AKP-MHP öncülüğünde faşist Türk devleti bu taleplere kulağını tıkamış, Türkiye’deki tüm muhalif güçlere karşı barbarca saldırılarını devam ettirmektedir. Bu saldırılarla Kürt halkını mücadeleden vazgeçireceğini düşünenler tarihi bilgiden yoksundur, Kürdün direniş tarihine bir kez daha bakmaları gerek. Biz bu tecriti asla kabul etmeyeceğiz, sessiz kalmayacağız. Tecrit kırılana kadar direnişimizi devam ettireceğiz ve ne pahasına olursa olsun geri adım atmayacağız.’’

Yapılan basın açıklamasına Britanya Demokratik Güçbirliği Bileşenleri de destek verdi

Sessiz kalmayacağız!

Türkiyeli ve Kürdistanlı 27 kurumun bileşeni olduğu Britanya Demokratik Güç Birliği adına açıklama yapan İbrahim Avcıl ise, ‘Açlık grevcilerinin haklı ve meşru mücadelesinin yanında olduğumuzu buradan bir kez daha ilan ediyoruz’ dedi.

‘Bedenlerini ölüme yatıran Leyla Güven ve binlerce siyasi tutuklunun dört duvar arasından yükselen çığlıklarına toplum olarak sessiz kalmamız beklenmeyeceği gibi bu çığlığa kulak vermenin de en insani sorumluluğumuz olduğunun hatırlatmak istiyoruz’ diyen Avcıl, kritik aşamanın aşıldığını ve geçen her anın biraz daha ölümlere ve telafisi imkansız süreçlere yaklaştırdığını belirterek, bu süreçte insanım diyen herkesin rolünü oynaması gerektiğini ifade etti.

‘‘Her geçen anın nelere mal olabileceği ve toplum vicdanını nasıl yaralayabileceğinin de bilinci içinde; ölümlere tanıklık ederek vicdanı yaralanmış, susarak ölümlere ortaklık etmiş bir kuşak olmamak adına daha çok sorumluluk üstlenmek durumunda olduğumuzu tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.’’

 

CATEGORIES
TAGS
Share This