Londra’da Yılmaz Güney hayat buldu

Londra’da Yılmaz Güney hayat buldu

Bu yıl 8’incisi düzenlenen Gik-Der Kültür Sanat Festivali çerçevesinde organize edilen ve Yılmaz Güney temalı gerçekleştirilen panelde Yılmaz Güney’in kızı Elif Güney ile Ave-Kon Eşbaşkanı Şafak Arabacı da hazır bulundu.

Haber-Fotoğraf: Erem Kansoy

Devrimci sanat ve Yılmaz Güney’in yaşantısına dair bir çok özel bilgi katılımcılar ile paylaşılırken Elif Güney babasını anlattığı sıralarda salonda duygusal anlarda yaşandı.

Panelin açılış konuşmasını yapan modoratör Murta Yavuz  festivalin önemine değinerek, “Gik-Der’in sekizinci kere düzenlediği Kültür ve Sanat Festivalinde, her yıl Türkiye’den bir sanatçıyı tema edindiğimiz gibi bu yıl da ‘Çirkin Kral diye tanıdığımız Yılmaz Güney’i ağırlıyoruz. Yılmaz Güney’i ve Yılmaz Güney’in yaşamını geçmişini anlatacağız.” Ifadeleri ile söze başladı. Ardından panelistler, Yılmaz Güney’in kzı Elif Güney ve Ave-Kon Eşbaşkanı Şafak Arabacı’yı sahneye çağırdı.

Devrimci sanatçıları ve Yılmaz Güney şahsında hepsini anmak üzere 1 dakikalık saygı duruşunun ardından panelistler söz aldı.

IMG_7716

Öncelikle Elif Güney konuşmasına başlayarak, babası Yılmaz Güney hakkında değerli bilgileri paylaştı. ‘baba’ Yılmaz Güney ve ‘filmdeki’ Yılmaz Güney’I anlatan Kızı Elif Güney ayrıca Yılmaz Güney’in yaşantısında dönüm noktaları ve önemli kesitleri de katılımcılara anlattı.

Elif Güney

“Derneğimize beni Londra’ya çağırdığı ve ağırladığı için öncelikle teşekkür etmek isterim. Yılmaz Güney ile ilgili, doğumundan vefatına kadar, kronolojik olarak bir hayat çizgisi çizmek istiyorum. Çok yoğun bir hayat, çok hapishanelrde geçmiş ve zorlukarla donanmış bir hayat. Yılmaz Güney’I ılmaz Güney yapan yollarına koymuş olduğu taşlar var bunlar bilinmesi gereken en önemli şeyler ve sizinle paylaşacağım.

IMG_7722

Nisan 1937 yılında dünyaya gelir, dedem Zaza’dır Siverek ilçesinin Vesman köyünden 16 yaşında bir kan davasındna ötürü Adana’ya gelmiştir ve ırgatlık yaparak hayatını kazanır baba annem ise Muş, Varto, Cibran aşiretinden, ilk önce bir evlilik yapıyor genç yaşta ve 2 çocuğu oluyor. Birisi Mehmet amcam ve diğeri Lütfiye halam. Genel olarak Yılmaz Güney’I konuşurken, ailesi hakkında çok az bilgimiz var. bir insanın geleceğini görmek için bşrazdan geçmişini iyi bilmemiz gerekir.

Baba annemin ilk evliliğinde,dedem üzerine bir kuma getiriyor, bir süre sonar kumayla olan hayat çok zor olduğu için Adana’da baba annem eşini ve iki çocuğunu kumasıyla bırakarak kendi başına yol çiziyor. O arada dedemle tanışıp evleniyorlar ve babam 1937 yılında dünyaya geliyor.

Babam çok erken yaşta çalışmaya başlıyor, 9 yaşında ilk mesleğim dana gütmekti der. Belirli çevrelerde sezonluk ırgatlık yapıyor ve çok başarılı bir öğrenci idi. Yılmaz Güney çok genç yaşta şunu fark ediyor; dedem bir ağanın yanında ırgatlık yapıyordu, ağanın oğlu okulda başarısızdı ve babamla aynı sınıfta idi. Ağa dedeme kin besliyor, ‘nasıl olurda senin oğlun çok başarılı benim oğlum başarısız.’ Diye… İlk olarak ‘devrimci ve kominizm tohumları orda atılıyor Yılmaz Güney’in çünkü aradaki farkı görüyordu. O zamanın kültüründe ‘bir ırgatın oğlu bir ağanın oğlundan üstün olamaz’dı farkındalığı Yılmaz Güney’in bir yol çizmesine yardım ediyor. Bir süre sonar dedem başka bir kuma getiriyor. Baba annem de bir süre sonar kaldıramayarak Adana’ya dönüyor, hayatın zorlukları ile yüzleşen babam 12 yaşında sinemalarda çalışmaya başlıyor.

Bir köyden bir köye filmleri taşıyor, sinemlarda gazoz satıyordu, hatta yoksul çocukları sinemalarda çalışırken arka kapıdan içeri alırmış ve onlarında film izlemesine yardımcı olurmuş. 1950lerde Nazım Hikmetin şiirleri ile tanışıyor. O zaman o şiirlerle birlikte içine bir ateş düştüğünü söyle. Yasaklı yıllardı Nazım Hikmet kitaplardan değil masa altından okunuyordu. Nazım Hikmet’in şiirleri ile tanışan Yılmaz Güney artık kafasında iyice sanatla uğraşmayı kurmuş ve bende şirrler yazacam fikrine kapılmıştır. Edebiyatla yakın bir temasla hayatımı sürdüreceğim diyerek hikayeler yazmaya başlıyor.

Kısa bir zaman içinde biriktirdiği paralarla, kitapcılardan dünya klasiklerini toplayarak okumaya devam ediyor. Yılmaz Güney 18 yaşında iken sayısız dünya klasiğini okumuştu. Bu onun için çok önemli bir ufuktu.

Yılmaz Güney 13 yaşında Ant film persontaj memurluğu yapıyordu, sinemalarda filmin bitmesini bekleyip control ediyor ve komisyonculuk yapıyordu. Sırtında 20-30 kilo film bobinleri taşıdığını anlatmıltı. Daha o yaşlarda sinemadaki halkın filme tepkilerni ölçüp not etmeye başlamıştı. Yılmaz Güney’in sinema aşkı orada tohumlanıyor. Arif Çiçek bir kitabında yazdığı gibi, yine bir gün sinemada Güney filmi gösterirken film kopuyor ve filmi yeniden yapıştırıp devam etmek için gerekli olan 5 dakikalık sürede Yılmaz Güney sahneye atlayarak filmi canlandırıyor, oynuyor diyalokları seslendiriyor. Daha o yaşlarda yeteneğinin zenginliğini gösteriyor.

IMG_7728

Yılmaz Güney 18 yaşında bir hikaye yazıyor, 13 dergisine gönderiyor ve burad yayınlanıyor, ‘3 bilinmeyenl eşitsizlik sistemleri’ isimli bir hikayeydi. O hikayeden dolayı komunizm propagandası yaptığı gerekçesiyle dava açılır. 1955’de açılan dava 1961’de sonuçlanıyor. O arada Yılmaz Güney Istanbul’a gelip İktisat fakültesine yazılıyor fakat ekonomik sebeplerden dolayı eğitimini tamamlayamıyor.

İstanbula geldiği zaman yaptığı ilk şeylerden biri Türkiye Komünist Partisini ziyaret etmek oluyor. Çünkü kafasında olan şuydu ki, ‘bana komünist diyorlar, ben komünizm nedir bilmiyorum, ben ezilenin, yoksulun yanındayım, komünizm nedir bilmeme ama yoksulluk nedir bilirim sömürülmek nedir bilirim’. Özellikle kafasındaki bir takım soruların cevaplarını aramak için partiye gidiyor ve orada da sorularına cevap bulamıyor. 1961 yılında ‘Tatlı bela’ filmi çekilirken sete polisler gelir, komünizmden yargılandığı dava sonuçlanmıştır ve Güney tutuklanır. Bunun üzerine bir bıçuk yıl hapis ve 6 ayda Konya’da sürgüne gönderilir.

Konya’da sürgünde iken annemle tanışır. Annemle tanışması devremci bir hareket idi bunu paylaşmak isteri. Annem bir gazinoda assolistlik yapıyordu ve O dönemlerde aralarında yaşanan aşk ile babam annemi gazinodan çıkararak yanına alır. Sürgünün bitmesi ile 1963 yılında İstanbula gelen Yılmaz Güney 1965 yılına kadar sayısız film çekiyor. 1965’de zirveye çıkmış bir aktör oluyor. Kafasında ise her zaman yönetmen olup halkın ezikliğini yansıtmak istediği vardı. Bunu içn ünlü bir aktör olup çok para kazanıp istediğim gilmeli yapmam gerekiyor fikri kafasına her zaman oturmuştu.  1968’de askere gidiyor ve öncesinde ilk deneyimi olan Seyithan filmini yapar bu filmed feudal kültür gözler önüne serilir ve Kürt kimliği ince bir şekilde ortaya konur ve önemli bir filmdir. Güney  askerdeyken de film çekmişti. Aç Kurtlar Muşta çekilmiştir ve askerdeyken çekmiştir. 70’li yıllardan sonra dahada siyasi anlamda Güney dahada bilinçlenerek, öğrenci akımlarına, tüm sol örgüt ve kurumlara destek oluyor. Hatta bazı gruplara silah verdiği dahi söyleniyor. 1972 yılında Mahir Çayan’ları çatı katında saklıyor. Polisler geliyor soruyorlar ihbar üzerine evi arayacaklarken Güney ‘buyurun gelin çatı katındalar’ diyerek hep anlattığı hayatının en zor rolunü oynar polisleri güldürür ve gönderirir. Tabi birkaç gün sonar gerçek ortaya çıkıyor ve 2 yıl boyunca  Selimiye ceza evinde mahkum ediliyor.

IMG_7726

1972-74 yılları arasında hapishanede okudukları ile Yılmaz Güney ‘bilimsel sosyalizm’I öğrendiğini hep anlatır. Yılmaz Güney ‘benim etrafımda gördüğüm sosyalizm gerçek sosyalizm değil, her yerde bir revizyonizm var bir yine önderlik kavramı var, önderlik kavramında ne var itaat var ve bu bilimsel sosyalizime aykırı bir şey’ derdi. 1974 yılında çıktığı zaman Arkadaş filmini yapıyor. Arkadaş filmi devrimci sanatının tam bir dönüm noktasıdır Güney için.”

Yılmaz güneyin kronolojik olarak çektiği filmler ve bu filmlerin taşıdığı önemlere de değinen Elif Güney Ayrıca Yılmaz Güney’i bir baba olarak da katılımcılara aktardı.

Özellikle ‘benim babam evde pek yoktu ama aslında her yerdeydi’ sözleri ile babasını anlatan Elif Güney babasının hapiste olduğu yıllarda annesi ile babasını görmeye sinemaya gittiklerini de anlattı.

Yılmaz Güney’I babası olarak film perdesinden tanıyan Elif Güney, sözlerini “Sanatı hiç bir zaman davasından ayrmadı, sinama Yılmaz Güney’,n bir kavga silahıydı. Kendi sanatından bahs ederken şunu söyler, ‘sanatsal çabalar çalışmalar ve bunun bir sınıf mücadelesi olan siyasal mücadeleden kopuk ele alınamaz. Ben bir kavga adamıyım sinemamada halkın kurtuluş savaşının sinemasıdır’ der.” Ve sözlerini tamamlar.

Ave-Kon Eşbaşkanı Şafak Arabacı’da panelde söz hakkı alarak, devrimci sanat ve Yılmaz Güney’in devrimci sanata katkısı ile mücadelesinden bahs etti. Şafak, Yılmaz Güney ile ilgili 68 kuşağı filmleri ve Türkiye dışına devrimci sanatını yansıtma başarısından da bahs ederek tarihsel sürece dair dönüm noktalarını anlattı.

Şafak Arabacı

IMG_7725

“12 Eylülde halklar acı, işkence ve gözaltılar ile yüzleşti. Bunun yanında halkımız bu yıkımın dışında bakın ta 90 lara kadar sanata baktığınızda gerçektende bir yenilgi yılgınlık bıtkınlık ve arabesk kültürü yaygınlaştı. 12 eylülden sonar magazine programları patlama yapmıştır. System halkalara o zaman sadece acı ve göz yaşından ziyade sanatınada büyük darbe vurmuştur.

Sanatcıdan niye korkulur, sanatcı aydın kşidirde ayni zamanda… dolayısıyla eğer devlete karşıysa ezilenden yanaysa, sistemler o sanatcıdan korkar, onları yıldırmanın yöntemleri de hapse atmak ceza yağdırmaktır. Ahmet Kaya’da  Yılmaz Güney gibi bedeller ödemiştir bir çok sanatcı bunu yaşamıştır. Iktidar sanatcının elinden renklerini almak ister buna oynar.

Sanat halkımızın yaşamıdır, halkın kendi özü olan şeyi daha profesyone ve daha yaratıcı br şekilde sanatın farklı alanlarında halka sunmak da sanatcının işidir. Devrimci sanatcı halkının saflarında yer tutması gerekir. Tıpkı Yaşar Kemal gibi.. halkın sanatcısı halkın öncüsüdür sanatıyla mücadeleye katkı koyar.

Yılmaz Güney halkını perdeye yansıttı, toplumsal gelişmelere kendi sanat dalında müdahil olarak, toplumun ilerlemesine yardım etti.” Ifadelerini kullandı.

Konuşmacıların panelin sonunda katılımcılardan gelen soruları cevaplaması ile etkinlik son buldu.

IMG_7720 IMG_7715 IMG_7726

CATEGORIES
TAGS
Share This