Rojava’nın bize, bizim Rojava’ya…

Rojava’nın bize, bizim Rojava’ya…

Rojava’nın Kobanê Kantonu, günlerdir ağır silahlara sahip DAİŞ (IŞİD)* çetelerinin saldırısı altında. Saldırının hedefindeki ise Rojava devrimi!..

Kobanê, Rojava’nın 3 Kantonundan biri ve iki kanton arasındaki orta bölümde yer alan, stratejik öneme sahip bir nokta. DAİŞ çeteleri, devrimin merkezi durumunda olan Kobanê’yi ele geçirerek, burayı askeri ve lojistik üs haline getirmek, Rojava kantonlarının birbirleriyle bağlantısını keserek Rojava devrimini boğmak istemektedir.

Rojava devrimi, başından beri emperyalistlerin ve bölgedeki gerici – faşist devletlerin Ortadoğu’daki planlarını altüst eden bir devrim olarak ya yıkılması ya da biat etmesi istenen bir devrim oldu. Türk devleti dahil bazı sömürgeci güçlerin “görüşmeler” yapmaları da bundandı. Hatta emperyalizme biat etmiş Güney Kürdistan yönetimi de bunun için kullanıldı. Biat etmeyi kabul etmeyen Rojava’nın etrafına Güney Kürdistan ve Türk devleti tarafından hendekler kazılarak, duvarlar, tel örgüler çekilerek yalnızlaştırılmaya da çalışıldı. Rojava halkının kendi yönetimini, sermayeye biat etmesi için basınç uygulaması beklendi. Onlarca çocuğun ilaçsızlıktan yaşamını yitirmesine rağmen tüm bunlar sonuçsuz kaldı. Ardından DAİŞ çeteleri devreye sokuldu.

Suriye’de Esat karşıtlığı nedeniyle başta ABD; İngiltere ve Fransa olmak üzere bölge gerici ve faşist devletleri tarafından askeri ve lojistik olarak beslenen çeteler, Musul’dan başlayarak Kürdistan topraklarına yönelik saldırılarla Rojava’yı kuşatma altına almaya çalıştı. Kobanê’ye ilk saldırısında başarılı olamayan çeteler, yüzlerini Şengal’e çevirdiler. Soykırım yaşayan Ezidi Kürtlerin imdadına ise yine Rojava’nın askeri gücü YPG, YPJ, Kuzey Kürdistan gerillası HPG ve enternasyonal mücadele yoldaşları MLKP’li savaşçılar yetişti.

Rojava ve dostları artık bölgedeki direnişçi kuvvetlerin tek seçenekleri haline gelmişti. Yıllarca Türk devleti tarafından kullanılan Türkmenler dahil her milliyet ve inanıştan insanlar, silahları ile birlikte YPG saflarına katılmaya başlamıştı. Güney Kürdistanlı halktan ve Peşmergelerden de katılımlar alan YPG bölgesel bir alternatif güç olarak gelişmeye başladı. Böylelikle gerek DAİŞ çetelerinin ve gerekse de emperyalistlerin ve bölge gerici-faşist devletlerin planları alt üst olmakla karşı karşıyaydı. Bu nedenle, özellikle Türk devletinin özel desteği ile DAİŞ çeteleri bir kez daha yönünü Kobanê’ye çevirdi. Kobanê, şimdiye kadar yapılan saldırıların en şiddetlisini yaşamakta. Kobanê halkı sadece DAİŞ çetelerine karşı değil aynı zamanda emperyalizme ve Türk sömürgeciliğine karşı ölüm kalım savaşı veriyor…

Emperyalist devletlerin bölgeye yaptıkları operasyon ve “silah yardımı” asla Rojava’nın, ezilen ve sömürülen yığınların umut kapısı olamaz/olmadı. Birincisi, “operasyon” yapıldığı söylenen yerler DAİŞ’in kontrolündeki ve fakat askeri gücün olmadığı, esas olarak sivillerin yaşadığı bölgeler. Emperyalistler, “DAİŞ’i hedefledikleri” gerekçesi ile Kobanê’yi bile bombaladı. Ve bunu, burjuva medya aracılığıyla allandıra ballandıra DAİŞ’i durdurmak için yaptıkları pompalanıyor.

“Silah yardımları” ise tam bir muamma. DAİŞ’e karşı direnen tek güç olan YPG ve HPG’yi dışta tutan emperyalistler silah yardımını kime yapıyorlar?.. Tüm gücünü yitirmiş ÖSO’ya yapmış oldukları düşünülemeyeceğine göre “kime?” sorusu açıktadır.

Keza emperyalistler, hangi hakla bir başka ülkenin sınırlarını ihlal ederek “operasyon” yapma hakkını kendilerinde buluyorlar?.. Bu saldırıların, besledikleri DAİŞ çetelerinin El-Kaide gibi prestijlerini sarsacak eylemler yapmaları nedeniyle haddini bildirmekle sınırlı kalacağını kim garanti edebilir?.. Rojava’yı bir kez daha biat etmeye ya da bitirmeye yönelik “yanlışlıkla vurma”yacağını kim garanti edebilir?..

Sonuç olarak; Rojava’nın kaybetmesi sadece bir alanın kaybı olmayacaktır. Başta dört parçadaki Kürdistan coğrafyası olmak üzere bölgedeki ve Türkiye’deki -bırakın devrimci ve sosyalist hareketi- demokrasi mücadelesinin kaybı olacaktır. Türkiye’deki demokratik hak ve özgürlükler mücadelesinin temel gücü haline gelmiş olan Kürt özgürlük mücadelesinin kazandırdığı bu devrimin yıkımı demek, ideolojik olarak iktidarda bulunan DAİŞ çetelerinin yolunun açılması demektir.

Bu nedenle, Rojava’nın bize bizim Rojava’ya ihtiyacımız var!..

Son hafta içerisinde Londra’da Kürt kadınlarının Parlamento binasına kendilerini zincirlemesi ile başlayan militan karşı duruşla ateşlenen kitle hareketi, hızla büyüyerek binleri sokaklara çıkarmayı başardı. Bu mücadele hattını büyütmek zorundayız. Durumu değiştirici eylem ve etkinliklerle yol almalı, yerli-göçmen işçi ve emekçileri sürecin bir parçası haline getirebilmenin yollarını aramalıyız.

Bu amaçla;

Irkçı-faşistler, DAİŞ çetelerine Avrupa’dan katılımları kullanarak göçmen karşıtlığını, ırkçı-faşist saldırıları tetiklemektedirler. Yapılacak eylem ve etkinliklerimizde, ırkçı-faşistlerle DAİŞ çetelerinin ortak paydaları vurgulanmalı, geniş yığınlarda yaratılmak istenen yanılsamalara karşı aydınlatma çalışmaları yürütülmelidir.

Emperyalist devletlerin “DAİŞ’e yönelik operasyonları”nın iç yüzü kitlelere taşınmalı, karşı durulmalıdır. Eğer yardım yapılacaksa direnen güçlere askeri yardım yapmaları istenmelidir.

Yerli ilerici, devrimci, demokrat, sosyalist grup ve örgütlenmelerdeki emperyalist müdahaleden ve Rojava devrimi hakkındaki bilgi eksikliğinden kaynaklı tepkisizliğe ve seyirciliğe karşı bilgilendirme çalışmaları / toplantıları yapılmalı, enternasyonal mücadele birliğinin oluşturulması önemsenmelidir.

Avrupa’da, DAİŞ çetelerinin eylem yapma ihtimali gerekçe gösterilerek çıkarılmaya çalışılan ırkçı, faşist, baskıcı ve politik hak ve özgürlükleri sınırlayan “anti-terör” yasalarına karşı durulmalıdır.

AKP iktidarının gündeme getirdiği “güvenlikli tampon bölge” planı, Kürdistan devrimini boğma amaçlı uluslararası güçlerce de meşrulaştırılan alan bir yaratma girişimidir. Ve mutlaka karşı durulmalıdır…

*IŞİD, yeni adlarıyla İslam Devleti (İD) ve son zamanlarda Arapça DAİŞ (Dewla ul-İslamiya fi al-Irak wal-Şam) kısaltma adı kullanılmaktadır. DAİŞ kısaltması, çeteler tarafından çağrıştırdığı negatif konseptler nedeniyle aşağılayıcı buldukları bir tanımlamadır.

CATEGORIES
Share This