Dershaneler ve Kurslar üzerine…

Dershaneler ve Kurslar üzerine…

Dershaneler ve Kurslar üzerine... 1

Çocuklarımızın gelişmeleri için ve yeni yetenekler öğrenmesi için toplum olarak büyük bir çaba içerisindeyiz. Kendi geldiğimiz koşullar ve yaşam standartlarımızdan dolayı kendimizin zamanında çok isteyip de yapamadığı bir enstrüman çalmak yada sahnede bir oyunda yer almak gibi taleplerin çocuklarımız tarafından gerçekleşmesi için enerjimizin son damlasına kadar çaba gösteriyoruz. Bunun yanında İngilizce dil eksikliklerimizin olması ve İngiltere’deki eğitim sistemini iyi bilmediğimiz için Türkiye’den de alışık olduğumuz dershanelere çocuklarımızı götürüp, çoğu zaman tonlarca para dökerek, çocuklarımızın bizim yapamadığı ve alamadığı eğitimi almaları için ikinci bir çaba sarf ediyoruz. Çocuklarımızın iyi bir eğitim almaları ve yeni bir yetenek öğrenip geliştirmeleri tabii ki de yadırganacak bir şey değil, hatta desteklenmesi ve herkes tarafından yapılması gereken bir özellik. Bugün bu yazımda bunu yaparken yaptığımız bazı eksikliklerin altını çizmek ve yardımcı olmak gibi bir niyetim var, umarım bu konuda başarılı olurum.

Çocuklarımız ve kurs sayısı!

Yukarda belirtileni yapmak istemek tabii ki yanlış değil, fakat yanlış olan ise bazı şeyleri nasıl yaptığımız. Önce, kültür, sanat, sportif kurslardan başlayalım. Son zamanlarda gittiğim bir çok evde müzikal enstrümanların çoğunluğu beni epey bir şaşırttı. Bir çok evde oturma odasında bir gitar, mutfakta saz, yatak odasında bir keman ile karşılaşmak mümkün. Bu enstrüman dizisi bir çok seferinde o evdeki çocuğun şu an geçtiği yada son dönemlerde geçtiği süreci bana anlatmaya yetiyor.

Bir çok ailenin, “Oğlum önce saza başladı, sonra kemanı denedi, çok zorlandı, ama şimdi gitarı deniyor”, dediğini duymuşunuzdur. Bunun yanında aynı çocuğun tiyatro ve halk oyunları kursu aldığını yada piyano dersi almak için ailesi tarafından ikna edilmeye çalışıldığını bizzat görenlerimiz vardır. Hal böyle olunca özellikle hafta içleri Türk ve Kürt annelerin, ellerinde sandviç ve yemekler ile, o kurstan bu kursa gittiklerini görmek mümkün. Hatta ve hatta futbol, tekvando ve boks gibi aktivitelerle haftanın yedi gününü dolduran ailelerimizin sayısının hiç küçümsenmeyecek kadar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu durumun kime zarar verdiğini anlamakta pek zorlanacağımızı sanmıyorum. Bunun çocuklarımıza iyilik mi yoksa kötülük mu olduğunu anlamak için yapmamız gereken tek şey durup bir düşünmek.

Bir çoğumuz, çocuklarımızın çocuk olduğunu unutup aslında onların gelişimine zarar verdiğimizi görmüyoruz. Tüm koşturma kavgasında aile denilen bütünlüğüne zarar verip ileride diyalog sorunu ve başka sorunlar yaşamanın temelini atıyoruz. Hele birde bu kursların seçimini çocuklarımızın yerine biz yapmışsak, bu özellikle iki kültür arasında büyüyen çocuklarımızın ilerde kendi toplumundan uzaklaşmasına yol açacak sebeplerin başında geliyor. Kendimiz ve çocuklarımız arasında geçen zamanı iyi kullanmamız önemli.

Her çocuğun, her şeyi yapacağına inanmak yapacağımız en büyük yanlış olur. Çocuklarımızı gelişimlerine yardımcı olacak bu tür kurslar konusunda fikir verip teşvik edelim, fakat son kararı beraber verip o kararın sağlıklı olmasını sağlayalım. On kursun yerine çocuklarımızın zevk aldığı ve ihtiyaç duyduğu 1-2 kursu ve aktiviteyi yapmaları onların her şeyi yarım bilmesinin önüne geçip bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlayacaktır. Kalan zamanımızı ailecek bir aktiviteye harcamak, ki bu evde beraber oturup yemek yemeden, beraber sinemaya gitmeye kadar her şey olabilir, çocuklarımızın gelişmesinde daha fazla yardımcı olacaktır.

Eğitim kursları için ise yine benzer şeyleri söylemek mümkün. Kendimiz iyi İngilizce ve eğitim sistemini bilmememize rağmen bazen çocuklarımızın eğitim hayatında yanlış kararlar alıp yanlış yönlendirmeler yapabiliyoruz. Eğer çocuğunuz eğitim konusunda sıkıntıları olduğunu düşünüyorsanız yapmanız gereken en temel şey çocuğunuz ile her zaman çalışan ve eğitim veren okul öğretmenleri ile görüşmeniz. Kafanızdaki kaygı ve sıkıntıları paylaşıp, deyim yerindeyse bu işin kitabını okumuş birisinden bilgi almanız önemli: yani öğretmenlerden! Her çocuğun farklı öğrendiğini ve farklı metotlar ile kendini geliştirebileceği gerçeğine kendimizi alıştırmamız lazım. Ayrıca, toplum olarak artık kabullenmemiz gereken başka bir gerçek ise, hepimizin çocuğunun Latymer okuluna gitmeyecek olması. Bir eğitmen olarak bana bu konuda sorulan soruları gerçekten hayretler ve ağzı açık bir şekilde dinliyorum. Hepimiz bu tür konularda kendimizi başarıya o kadar çok şartlandırmışız ki çocuğumuzun basarız olduğunda ona verecek zararı görmeyen bir durumdayız. Aslında acı olanda bu!

Kurslar ve dersleri veren kurumlar arasındaki ince çizgi!

Bir çok Türkiyeli ve Kürdistanlı kurum ve kuruluş, kendi çabalarıyla, maddi ve manevi zorluklarla Londra’da belli faaliyetler vermeye çalışıyor. Bunları da yaparken tamamen toplumun bu konudaki ihtiyaçlarını karşılamak ve başta gençlerimize farklı bir ortamda sosyalleşme ve arkadaşlık ortamların kurmasını amaçlıyor. Kimi başarılı, kimi başarısız, bu konuda bir şeyler yapılıyor, fakat hiç bir kurum bu konuda kendisini kesin çözüm olarak görmüyor, bunu da kendi bünyesinde çalışmalara katılanlara söylüyor. Bu neden önemli olduğunu aşağıda anlatacağım. Fakat, bu kurum ve kuruluşların yanında açılan bazı özel dershane yada kültür sanat kurumları yukarıda belirtilenin tam tersine kendi kar ve para hırsları doğrultusunda bir çok değeri yok sayarak toplumun eksikliklerinden faydalanıp kendini tek çözüm olarak gösteriyor.

Kültür, sanat, sportif kursları ciddi bir ücret karşılığında yapıp, bir yıldaki gelişmeyi bir kaç yıl üzerinden yapıyor. Tabii ki burada lafımız herkese değil, bu konuda kaliteli çalışmalar yapıp iyi işler yapan özel kurumlarda var- mesele ikisi arasındaki farkı görüp ona göre adım atmak.

Basit bir saz teli, yada gitar teli takmadan tutun da, saz yada başka bir enstrüman almaya kadar bir çok konuda her adımı ücret karşılığında yapıp, daha sonra bir çok değerden bahsederek bol keseden atmak özel kurumlarda yada bunların yöneticilerinde mevcut olan bir davranış bozukluğu. Bu tür bir ortamda ders alan öğrencilerin hangi bozuk kültürün bir parçası olacağını görmek mümkün.

Dershaneler de nerden çıktı?

Türkiyeli toplum olarak 10-15 yıl önce eğitimde ciddi sıkıntılar yaşayan toplumlar arasındaydık. Fakat, başta belli belediyelerin bu konudaki çabası, toplumun entegrasyon konusunda bazı adımlar atması, kurum ve derneklerin bitmek bilmeyen yardımı ve de daha önemlisi toplumun özelliklerini anlayan okul yönetimlerin çabasıyla bugün eğitimde en çok gelişme gösteren toplumlar içerisindeyiz. Özellikle kız öğrencilerimizin başarısının ülke genelindeki kız öğrenciler ile hemen hemen aynı olması sevinmemiz gereken bir konu.

Fakat son dönemlerde Türkiye’den alışık olduğumuz dershaneler yada dershane modelinde küçük işletmelerin mantar gibi çoğaldığını görmek mümkün. Eğitimin okul, aile ve çocuk işbirliği olduğu kavramını anlamayan bu işletmeler kendilerini sorunun tek çözümü olarak topluma dayatmaya çalışıyorlar. Bu konuda çocuğu SEN (Special Education Needs – Özel Eğitim İhtiyacı) yardımına uygun görülmüş bir aileye “Sizin çocuğunuz geri zekâlı”, diyecek kadar cahil ve umursamaz olan bu kişiler bugün bir çok gazetede çarşaf çarşaf reklam verip dikkat çekmeye çalışıyorlar. Yine toplumun eksiklerini kullanarak, sıradan bir üniversiteye gidecek bir öğrenciyi sanki Cambridge, LSE, yada King’s gibi prestijli ve elit olarak bilinen bir üniversiteye gidiyor gibi gösterip değer kazanıp çocuklar üzerinden kar yapma planı yapıyorlar.

Ailelerin bu tür kurum yada dershane olarak bilinen bu yerlere giderken sormaları gereken bir çok soru var. Bu sorular sırasıyla şöyle sıralayabiliriz:

  • Dershanede öğretmenlik yapan bireyler CRB olarak bilinen polis kontrolünden geçti mi?
  • Öğretmenler öğretmen mi yoksa stajyer mi? Öğretmenlik tahsillerini İngiltere’de mi yoksa Türkiye’de mi yaptılar?
  • Akademik bir İngilizceye sahipler mi? Buradaki eğitim müfredatını biliyorlar mi? Pedagojik bir eğitim almışlar mı?
  • SEN (Special Education Needs – Özel Eğitim İhtiyacı) konusunda her hangi bir eğitim almışlar mi? Değişik hız ve stillerde öğrenen çocuklar için farklı metotlar uygulanıyor mu?
  • Öğretmenlerin kendi bilgilerini tazelemek için bir CPD (Continuing Professional Development) programı var mi?

Çocuklarımızın gelişimi tüm anne ve babalar için önemli. Geleceğimiz olarak gördüğümüz çocuklarımıza yardımcı olmak için daha titiz davranalım, onlar bunu fazlasıyla hak ediyor.

 

Oktay Şahbaz

Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı

oktyshbz@googlemail.com

 

CATEGORIES
Share This