
İngiltere’de İşçi Partisi ‘popülist sağ’a teslim; ‘acımasız’ iltica yasaları yolda
İngiltere’nin yeni iltica paketi, süresiz oturum süresini 20 yıla çıkarıp aile birleşimini kısıtlarken; düzenleme insan hakları örgütleri ve siyasetçiler tarafından “insanlık dışı” ve “aşırı sağa teslimiyet” olarak eleştiriliyor.
İngiltere’de İşçi Partili İçişleri Bakanı Shabana Mahmood’un Parlamento’da açıkladığı yeni iltica düzenlemeleri, süresiz oturum hakkını 20 yıla çıkarıyor, geçici koruma getiriyor ve aile birleşimini zorlaştırıyor. Hükümetin “reform” diye adlandırdığı düzenlemeler, “insanlık dışı ve ırkçı” olarak nitelendirilerek sert bir şekilde eleştiriliyor. Birçok çevrenin eleştirilerinin merkezinde ise hükümetin bu düzenlemeler ile Reform UK ve diğer sağ-popülist grupların oluşturduğu baskıya teslim olduğu yönündeki değerlendirmeler bulunuyor.
İngiltere İçişleri Bakanı Shabana Mahmood, parlamentoda ülkenin iltica sistemini köklü biçimde değiştiren yeni politik paketini açıkladı. Başbakan Keir Starmer’ın “Ülke yabancıların adası oldu” söylemiyle yeni mülteci düzenlemelerini açıklayan Bakan Mahmood, mülteci sisteminin “kontrolsüz, maliyetli ve sürdürülemez” olduğunu savundu. Ancak insan hakları kuruluşları, sendikalar, siyasetçiler ve parti içinden yükselen sesler yeni düzenlemeleri “aşırı sağın söylemini taklit eden sert bir yön değişikliği” olarak nitelendirdi.
İşçi Partili İçişleri Bakanı Shabana Mahmood, İngiltere’nin iltica sistemini kökten değiştiren yeni düzenlemeyi Parlamento’da açıkladı. Bakan Mahmood’un açıkladığı mülteci yasasındaki temel değişiklikler ise “politik olarak felaket”, insanlık dışı ve aşağılayıcı olarak nitelendiriliyor.
SÜRESİZ OTURUM ŞARTI 20 YILA ÇIKIYOR
Bakan Shabana Mahmood’un açıkladığı düzenlemeye göre, bugüne kadar beş yıl sonunda başvuru yapılabilen süresiz oturum (ILR) yeni sistemde kural olmaktan çıkıyor. Yeni düzenlemeye göre İngiltere artık mültecilere kalıcı koruma tanımayacak. Mevcut mülteci statüsü yerine “Geçici Koruma Statüsü” (Temporary Protection Status) getiriliyor ve süresiz oturum hakkı (ILR) 5 yıldan 20 yıla çıkıyor. Bununla birlikte ILR için ileri ILR düzey İngilizce, temiz sabıka, ekonomik katkı ve “iyi karakter” kriterleri de zorunlu hale getirildi. Bu durumda mülteciler, kalıcı oturum için en az 10–20 yıl İngiltere’de kalmak zorunda olacak.
‘GÜVENLİK’ SOPASI MÜLTECİLERİN ÜZERİNDE OLACAK
Düzenleme bununla sınırlı kalmıyor; mültecilerin geçici statüleri 30 ayda bir yenilenecek ve ülkelerine geri gönderilme ihtimali sürekli gündemde olacak. Verilen geçici statü de her 30 ayda bir güvenlik değerlendirmesine tabi tutulacak ve başvuru sahibinin geldiği ülkenin güvenliği, İngiltere’ye geliş rotası, toplumsal uyum ve sabıka durumu gibi başlıklar da incelenecek.
GERİ GÖNDERME HIZLANACAK
Bununla birlikte ülkesinde koşulların “güvenli” hale geldiği değerlendirilenlerin mülteci statüsü sonlandırılacak ve geri gönderme süreci başlayacak.
Hükümet, Manş Denizi üzerinden gelen mültecilerin gelişini engellemek için “aile birleşimi” hakkını da neredeyse imkânsız hale getiriyor. Buna göre özellikle Manş Denizi üzerinden gelenler için aile birleşimi hakkı otomatik olmaktan çıkarıldı. Sadece çekirdek aileye sınırlı ve zorlu şartlarda izin verilecek.
AİLE BİRLEŞİMİ ENGELLENİYOR
Sadece çekirdek aile (eş ve 18 yaş altı çocuklar) için sınırlı başvuru penceresi korunuyor. Suç kaydı veya güvenlik riski tespit edilenlerin aile birleşimi tamamen engellenebilecek.
İltica başvuru sahiplerine verilen konaklama ve finansal destek artık otomatik değil; “isteğe bağlı” (discretionary) hale geliyor. Yalnızca tamamen yoksul, savunmasız kişiler ve çocuklu aileler destek alabilecek. Otel konaklamalarının kademeli olarak sona erdirilmesi hedefleniyor.
İçişleri Bakanı Mahmood, parlamentodaki konuşmasında düzenlemelerin gerekçesini mevcut sistemin “işlememesine” bağladı. Mahmood, bu düzenleme ile kaçakçılık şebekelerinin etkisinin azalacağını, düzensiz gelenlerin İngiltere’de kalıcı bir hayat kurma beklentisinin sona erdiğini, yeni modelin hem caydırıcı hem maliyetleri azaltıcı olduğunu iddia etti.
Hükümetin bu düzenlemesi özellikle birçok çevreden sert bir şekilde eleştiriliyor. Birçok gözlemci, hükümetin attığı adımın Reform UK ve diğer sağ-popülist grupların oluşturduğu baskının doğrudan sonucu olduğunu belirtiyor. Analistler, İşçi Partisi liderliğinin “aşırı sağ oylarını nötralize etmek için onların göç söylemine yaklaşma” stratejisini izlediğini söylüyor. Keza Reform UK gibi sağ-popülist partiler göçü ana gündem yapınca Labour da söylemini sertleştirmişti.
Ancak Labour Hükümeti’nin düzenlemesi parti içinden sendikacılar, milletvekilleri ve aktivistlerin de tepkisini çekiyor. Geçtiğimiz günlerde parti içinde aralarında milletvekillerinin de bulunduğu 900 üye Labour yönetimine “Aşırı sağın göç politikalarını taklit etmeyin” çağrısı yapmıştı. Bakan Mahmood’un açıkladığı düzenlemeye İşçi Partisi milletvekili Nadia Whittome sert tepki göstererek düzenlemeyi “despotik” ve “acımasız” olarak nitelendirdi. Yine İşçi Partisi Leeds Milletvekili Richard Burgon da düzenlemeyi “ahlaken yanlış” ve “politik olarak felaket” olduğunu ifade etti.

İŞÇİ PARTİLİ ABBOTT: İNSANCIL ÇÖZÜM BULUN
Parlamento’da yapılan tartışmalarda söz alan İşçi Partili Londra Hackney Milletvekili ve aynı zamanda ülkenin ilk siyahi kadın milletvekili unvanını taşıyan Diane Abbott, önerilen yasaların insan haklarını zedeleyeceğini, aile hayatı hakkının sınırlandırılmasının tehlikeli olduğunu ve “modern kölelikle mücadelede” geri adım atmanın kabul edilemez olduğunu vurguladı. Abbott, bu politikaların hem hukuki hem de ahlaki açıdan büyük sorunlar doğuracağını belirterek hükümeti daha insancıl, adil çözümler bulmaya çağırdı.
Eski İşçi Partisi lideri ve Your Party kurucularından Jeremy Corbyn de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada düzenlemeyi “Bu planlar insanlık dışı, aşağılayıcı ve korkunç” diyerek niteledi. Corbyn, bu düzenlemeyle İşçi Partisi’nin popülist aşırı sağcı Reform UK partisinin yolunu açmakla kalmayıp onun gündemini uygulamaya koyduğuna dikkat çekti.
Liberal Demokrat Parti İçişleri Sözcüsü Max Wilkinson da planı “insanlık dışı” olarak nitelendirirken, “Bu politika, zulümden kaçan insanlara karşı İngiltere’nin insani duruşuna gölge düşürür” dedi.
İşçi Partisi, insan hakları örgütleri, sendikacılar, siyasetçiler ve kendi partisi içerisindeki muhalefete rağmen aşırı sağa karşı yeni mülteci planını yasalaştıracak gibi görünüyor. Kürdistan ve Türkiyeli demokratik kitle örgütleri de İşçi Partisi’nin düzenlemesine sert tepki gösteriyor.
DESPOTİK REJİMLERE SİLAH SATMAYI BIRAKSIN
Tüm bu sürece sert tepki gösteren Kürt Toplum Merkezi Eşbaşkanı İshak Milani, İşçi Partisi’nin ağırlıklı göçmenlerin oylarıyla iki yıl önce hükümeti kurabildiğini hatırlatarak, “Ve göreve geldiği günden bu yana 27 Kasım 2024’te Kürtlere, ilerleyen süreçte Filistinlilere ve daha sonra diğer bütün mültecilere karşı yönelimlerde bulundu, bulunuyor. İşçi Partisi ve hükümeti eğer gerçekten ilticaları ve göçü engellemek istiyorsa Kürdistan’da Türkiye ve PKK arasındaki sürece destek vermeli, Ortadoğu’da despotik ülkelere milyarlarca dolarlık silah satmamalı ve eğer oynayabileceği önemli bir rol varsa bundan imtina etmemelidir. Baskıcı ve insanlık dışı politikalar yerine demokratik toplumu esas alan ve halklar arası uzlaşıyı teşvik eden politikalar esas alınmalıdır. Canını hiçe sayarak iltica etmeye çalışan insanlar bunu keyiften değil, can havliyle zulümden ve baskıdan kaçtıkları için geliyorlar. Eğer istenmiyorlarsa ülkelerinde kriz yaratmak yerine otoriter rejimlere demokratikleşme bakımından teşvikte bulunmalıdır. Çözüm budur” dedi.

AİLELER PARÇALANACAK
İngiltere’de 33 yıldır faaliyet gösteren Göçmen İşçiler Kültür Derneği (Gik-Der) Sözcülerinden İbrahim Avcil da İşçi Partisi hükümetinin toparlanamayan ekonominin ve yanlış politikaların faturasını bir kez daha göçmenlere kesmek istediğini belirtti.
İçişleri Bakanı Shabana Mahmood’un “Yasadışı göç ülkemizi parçalıyor” sözlerine de tepki gösteren Avcil, İşçi Partisi hükümetinin bir kez daha popülist sağcı politikaları hayata geçirmeye hazırlandığını ifade etti.
Başbakan Keir Starmer’ın “Ülke yabancıların adası oldu” söyleminin aşırı sağcı ırkçı partilerin söylemi olduğuna dikkat çeken Avcil, şunları kaydetti: “Mültecilerin süresiz korunma statüsünü kaldırıyor, kalıcı oturum izni için bekleme süresini 5 yıldan 20 yıla çıkarıyor, maddi yardımları kısıtlayıp aile bağlarını daraltıyor. Çocuklu ailelerin zorla sınır dışı edilmesi gündemde. Üstelik yapay zekâ ile yapılacak yaş tayini çocuk haklarının ihlal edilmesine kapı aralıyor. Bu plan, milyonlarca insanı belirsizlik, yoksulluk ve psikolojik baskıya mahkûm ederken ailelerin parçalanmasına ve temel hakların gasp edilmesine yol açacak. Hükümeti bu insanlık dışı politikadan derhal vazgeçmeye çağırıyor, yasaya karşı kararlı mücadelemizi sürdüreceğimizi ilan ediyoruz.”
