14 TEMMUZ RUHU, IRADE VE DIRENIṢIN FELSEFESIDIR

14 TEMMUZ RUHU, IRADE VE DIRENIṢIN FELSEFESIDIR

14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Şehitlerini sadece bugünde anmıyoruz. Onların büyük direnişçilikleri bugün insanlık mücadelesinin verildiği her yerde temsilini bulmaktadır.

14 TEMMUZ RUHU, IRADE VE DIRENIṢIN FELSEFESIDIR 1

Ali Boyraz-Londra

Kürdistan ve PKK tarihinde bir çok önemli dönemeçler vardır. 14 Temmuz Direnişi de Kürtlerin ve insanlığın mücadelesinde bu derecede önemli bir role sahiptir.

O halde 14 Temmuz direnişi neden bu kadar önemlidir?

14 Temmuz Direnişi , Kürdistan’da ve Türkiye’de mücadelenin en zorlu koşullarında yeniden ayağa kalkışın ve, “Ben de varım, bizim mücadelemizi bitiremezsiniz” demenin adıdır.

12 Eylül 1980 faşist askeri darbe yapıldıktan sonra Kürdistan ve Türkiye’de devrimci hareket ve gruplara yönelik şiddetli bir saldırı geliştirilmiştir. Toplu tutuklamalar, sokak ortasında insanların kurşunlanarak öldürülmesi, stadyumlarda kitlesel göz-altılarla toplu işkenceye maruz bırakma, köy meydanlarında insanların öldüresiye dövülmesi, hukuksuz bir şekilde 250,000 insanın tutuklanması gibi insanlık dışı uygulamaları çoğaltarak sıralamak mümkündür.

Faşist askeri darbenin hedeflediği tek şey, Kürdistan’da geliştirilen mücadelenin halkla birlikte beton mezara gömülmek istenmesidir.

Bu dönem bırakalım PKK mücadelesini, Kürtlük adına ne varsa yok edilmek istenmiştir. Bunun merkezi olarak da Diyarbakır 5 nolu zindan seçilmiştir.

Diyarbakır zindanının içinde yaşananlar bugün de tam olarak bilinmemektedir. Tespit edildiği kadarıyla 1981-1984 arasında 70 kişi işkence sonucu yaşamını yitirmiştir. Ancak, hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bu sayı çok daha fazladır. Orada yaşayanlar, “anılarını” anlatırken daima “vahşet” vurgusu yapar. Ama Diyarbakır 5 nolu da yaşananlar vahşetle bile izah edilememektedir.

Bir hücrenin, bir koğuşun yan taraftaki hücre ve koğuşta yaşananları öğrenme şansı olmamıştır. Bir çok şey yıllar sonra öğrenilmiştir. Yani, burada yaşayanlar bile tam olarak nelerin yaşandığını aylar- yıllar sonra öğrenebilmişlerdir.

Yüzbaşı Esat Oktay ile birlikte getirilen 90 kişilik özel komando birliği bu zindandaki direnişi ve dışarıdaki halkın da iradesini kırmak için özel eğitilmişlerdir.

Esat’ın kendisi de bizzat Kıbrıs’ta kontrgerilla eğitimi görmüştür.

Diyarbakır zindanında hangi direnişten bahsedilecekse önce zindan ve dışarıdaki koşullara bakmak gerekiyor. Zindan ve dışarıda yoğun ve kontrolsüz bir baskı, katliam ve sindirme varken, PKK’nin de Kürdistan’dan yurtdışına çekilmiş olma gerçekliği vardır. Kaba deyimle, yaprağın kımıldamadığı bir süreçtir. Bu donemde Diyarbakır’da PKK’nin bir çok kadrosunun yanında 5,000 kişiye yakın tutuklu vardır. Yoğun bir baskı yaşanırken sürekli bir direniş çabası da vardır. Dolayısıyla bu süreç, PKK ve Kürdistan halkının mücadelesinin zindanda temsil edildiği bir süreçtir. Egemenler de bunu bildiği için zindanda vahşette sınır tanımamışlardır.

Direniş kırılarak teslim alma ve kişiliksizleştirme temel politika haline getirilmiştir.

Bunun karşısında ise tüm olanaksızlıklara, iletişimsizliğe, akla-hayale sığmayan uygulamalara rağmen DİRENİŞ kararı bedenlerle ortaya konulmuştur. 14 Temmuz Ölüm Orucu kararı verildiği zaman temel talep, askeri mahkemelerde siyasi savunmalara izin verilmesi ve ardından ise cezaevi koşullarının insanileştirilmesi olmuştur.

Enternasyonalist KEMAL PİR, ‘‘ilk ölenler bizler olmalıydık, PKK’ye layık olmak gerekir”, demişti.

Hayri Durmuş, ‘‘mezar taşıma bu halka borçludur yazın”, ‘‘Kürdistan Vietnamlaşıyor bu insan çığlıklarını unutmayın”, demişti.

Kürdistan Gençliğinin Kızıl Yıldızı ALİ ÇIÇEK, ‘‘PKK bize teslimiyeti değil, direnişi öğretti”, demişti.

AKİF YILMAZ, ‘‘bu halk için ne yapsak azdır”, diyerek 14 Temmuz Büyük Ölüm orucunun önemini daha ilk günden ifade etmişlerdir.

14 Temmuz kararlılığı, Kürdistan’da ileride geliştirilecek olan gerilla mücadelesinin de ilham ve güç kaynağı olmuştur.

Kemal Pir 7, M. Hayri Durmuş 12, Akif Yılmaz 15, ve Ali Çiçek 17 Eylül’de şehit olana kadar bu kararlılıktan kesinlikle taviz vermeyerek düşmanı kahretmiş ve şehadetleriyle de tarihin gidişatını değiştirmişlerdir.

14 Temmuz direniş ruhu en zor koşullarda direnerek ayağa kalkışın ve haykırmanın adidir.

Yine her koşulda düşmana karşı durabilecek iradenin gösterilmesidir. Bu irade, azim, kararlılık ve başarı bugün Şengal’de, Kobani’de ve direnen tüm insanlıkta temsilini bulmaktadır.

Bu anlamda 14 Temmuz direnişi, aynı zamanda Kürdistan halkının mücadelesinin tetiklendiği andır.

14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu Şehitleri halkların özgürlük kavgasında yaşamaya devam edecektir.

Temmuz 2015

CATEGORIES
TAGS
Share This