Selahattin Demirtaş: Yalancının Mumu 7 Haziran, Olmadı 1 Kasım’a Kadar Yanar

Selahattin Demirtaş: Yalancının Mumu 7 Haziran, Olmadı 1 Kasım’a Kadar Yanar

Halkların Demokratik Partisi eş genel başkanı, Selahattin Demirtaş, Londra’da binlerce kişinin katıldığı mitingde devleti sert bir dille eleştirdi. Pazar, 18 Ekim günü, Wood Green’de bulunan Dominion Centre’da gerçekleşen miting, yoğun ilgiden dolayı iki ayrı seansla gerçekleşti. İki defa sahaneye çıkıp halka seslenen Demirtaş, sözlerine Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini söyleyerek başladı.

Selahattin Demirtaş: Yalancının Mumu 7 Haziran, Olmadı 1 Kasım’a Kadar Yanar 1

Foto: Erem Kansoy

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Londra’da katıldığı HDP ile dayanışma mitinginde yaptığı konuşmada; ‘‘Daha önce tekrarladım, bilmesek, inanmasak söylemeyiz, katildir bu devlet katil. Tarihte o kadar çok katliam yapmış ki katildir. Şimdi, Dersim katliamını kim yaptı, Çorum’u, Maraş’ı, Sivas’ı kim yaptı. Gazi’yi, Gezi’yi, Roboski’yi kim yaptı?’’

Demirtaş binlerce kişiye yaptığı konuşmada İngiltere’de kendilerini destekleyen insanlara teşekkür ederek, 7 Haziran seçimlerinde HDP’yi birinci parti yaptıkları için kutladı. Demirtaş konuşmasında Londra’dan verilen her oyun kendileri için bir emir olduğunu belirterek, tanrılaştırılan devleti, halkın hizmetine sokmak için mücadele ettiklerini ve devleti saraydan bir kişinin yönetiminden çıkaracaklarını ifade etti.

Medeniyetlerin toprakları olan Mezopotamya’da uzun yıllardır sadece acının ekildiğini söyleyen Demirtaş, yaşanılan acılara hiç bir zaman alışılmadığını dile getirdi: ‘‘Katliamlara, sürgünlere, soykırımlara, işkencelere, hiç bir zaman alışmadık. İnsan olan nasıl alışır ki? Kendine insanım diyen bunu nasıl kanıksar ki?’’

Ülkedeki yaşanan zulme rağmen ‘direnen yiğitler’ var diyen Demirtaş, acılara karşı direnme gücünün kaynağı onlar olduğunu ifade etti.

Birlikte direnişle acılara dayanabiliriz

Ayrı kimliklere ve inançlara rağmen, birliğin önemli olduğunu söyleyen Demirtaş, ‘‘Hep birlikle direnebildiğimiz için bu acılara dayanabiliyoruz. Ve, elbet bu duruş işte hesap soracak olacak olan bu duruştur işte,’’ dedi.

7 Haziran’da HDP’nin Britanya’da aldığı %59 oy oranının önemini vurgulayan Demirtaş, kullanılan her oyun Türkiye’nin özgürleşmesi için bir ‘talimat’ olduğunu ifade etti: ‘‘Bize dediniz ki biz ülkemizde özgürlük istiyoruz, biz kardeşlik istiyoruz. HDP’nin altına evet mührünü basanlar, Kürd’üz, Türk’üz, Sünni’yiz, Alevi’yiz, Çerkez’iz, Laz’ız, Ermeni’yiz, ama kardeşiz; barış istiyoruz dediniz, ve biz ezilenden yanayız. Bu Ortadoğu coğrafyasının, Ortadoğu halklarının parçalanmışlığı karşısında birlik ve beraberlik adına verilmiş çok güçlü bir mesajdır.’’

Devletin bölme ve nefret siyasetine karşı, ülkenim birliğe en çok ihtiyaç olduğunu ifade eden Demirtaş, ‘‘Öylesine bir hale getirdiler ki- hep anlatıyorum- içimiz yanarak, yüreğimiz parçalanarak bir gerçeği anlatıyorum, nedir o? İnanın ki kullandıkları dil, izledikleri politika artık Türkiye’yi mahalle, mahalle bölünmüş hale getirdi neredeyse. Mahalle, mahalle. Şehir, şehir demiyorum. Mahalle, mahalle.’’

Halkların birlikte mücadele ederek özgürleşeceğini ifade eden Demirtaş, farklı kimlikten insanların birbirlerinden korkamadan beraber yaşayabilmeleri gerektiğini ifade etti: ‘‘Bir birimizden korkmadan. Bir birimizi tehdit ve tehlike olarak görmeden. Yan yana durduğunuz her gün her saat, bir birinizle daha çok dost olursunuz, yoldaş olursunuz, kardeş olursunuz. Aynı partide, aynı barikatta, aynı mitingde, aynı grevde direnenler ancak birbirlerini anlarlar. Ancak o şekilde kazanılırsa zaferin ismi demokratik zafer olur.’’

Kardeşlik ve barış kavramlarının içini boşaltıyorlar diyen Demirtaş, ‘kardeşlik kavramı altına bizler eziliyoruz’ şeklinde konuştu.

Selahattin Demirtaş: Yalancının Mumu 7 Haziran, Olmadı 1 Kasım’a Kadar Yanar 1

Foto: Esra Türk

Demirtaş’ın konuşmasından diğer önemli kesitler:

‘Ülkenin bölünmüşlüğüne çare bir tek biz kaldık’

Ve ülkenin maalesef, bu bölünmüşlüğüne çare sunabilecek tek güç bizler kaldık. Barışı, kardeşliği, özgürlüğü ve demokrasiyi kavram olarak içini laikıyla dolduran bizler kaldık. Bizler eğer, bu dönemde ülkemize, geleceğimize sahip çıkmazsak, bu tarihi dönemde rolümüzü oynamazsak inanın ki çocuklarımız, torunlarımız artık bugünkü Türkiye’yi bile mumla arayacaklar. Suriye’nin, Irak’ın durumu ortada; Yemen’e kadar, Mısır’dan, Libya’dan, Lübnan’a kadar, ülkelerin durumu ortada. Oralarda HDP gibi bir anlayış yeşermedi, güçlenmedi maalesef. Çünkü halklar, kimlikler bir birini düşman olarak görmeden, bir arada duramazlarsa, dışarıdan ve içeriden onları birbirine düşman edecek çok güç var. Tetikte bekleyen, pusuda bekleyen çok güç var.

‘Ne kutsalı, devlet bizim kölemizdir, kölemiz.’

Halk başka bir şey devlet başka bir şeydir. Ve maalesef ülkemizde devlet neredeyse kutsaldır. Yarı tanrı gibidir eleştirilmez, dokunulmazdır. Devlete yönelttiğimiz her eleştiri vatan hainliğiyle suçlamayla sizi karşı karşıya bırakır.

İşte bu günlerde olduğu gibi. Katliam yapar, söyleyemezsiniz. İşkence yapar söyleyemezsiniz. Yasaktır. Çünkü devlet, haşa, yarı tanrıdır Türkiye’de. Ona dokunan yanar. Hep böyle oldu tarihimizde. Şimdi, biz bu anlayışı yıkmak istiyoruz. O devlet dedikleri kutsal hale getirdikleri o yanlış ve çarpık anlayışı düzeltmeye çalışıyoruz. Bizim için kutsal olan insandır. Devlet onun hizmetkarıdır. Ne kutsalı, devlet bizim kölemizdir, kölemiz. Parasını veririz, bizim için çalışır. Bu kadar. Vergimizi veririz, maaşını veririz devletin personelinin, başbakanının da, cumhurbaşkanının da, milletvekilinin, bürokratlarının da.

‘Katildir bu devlet katil’

Dikkat edin, başbakan, cumhurbaşkanı dikkatle dinleyin. Bizim devlete yönelttiğimiz eleştiriyi halka millete karşı bir düşmanlık olarak anlatıyorlar meydanlarda. Çünkü kutsal devlet anlayışıyla milletin kafasını bir kez daha boş teorilerle doldurup, ona inandırarak yanlarına, arkalarına almaya çalışıyorlar.

Daha önce tekrarladım, bilmesek, inanmasak söylemeyiz, katildir bu devlet katil. Tarihte o kadar çok katliam yapmış ki katildir.

‘Biz devlet karşıtı değiliz. Faşist, zorba, barbar devlet karşıtıyız’

Emniyet müdürleri, kaymakamlar eşliğinde, basının huzurunda, canlı yayınlarda binalarımız yakıldı. Tek biri müdahale etmedi, ettirmediler. Çünkü devlet karar vermişti. Yakılacak, başka çaresi yok demişlerdi. Bütün o binalar yakılırken, yıkılırken, kime soruşturma açtılar- bana. Çünkü dedim ki devlet yakmış. Binlerce insanı sokağa döküp günlerce linç kampanyası yürüttüler bir kişiye soruşturma açtılar, o da parti binaları yakılan kişiye, o partinin eş genel başkanına.

Biz devlet karşıtı değiliz. Faşist, zorba, barbar devlet karşıtıyız. Onu demokratikleştirmek istiyoruz, bölmek parçalamak değil. Halkın malı yapmak istiyoruz. Devlet halkın elinden alınmış göklere çıkarılmış. Biz onu yere indirmek istiyoruz, hak ettiği yere. Yani, insan omuzundan daha aşağıya indirmek istiyoruz. Devletin yeri en fazla orası olabilir. Onu yapmaya çalışıyoruz.

‘İktidara gelirsek, biz bütün Türkiye toplumuna demokratik bir devlet vaat ediyoruz’

Bu önemli bir sorun. Biz bunu çözmediğimiz müddetçe biz biz olamayız. Devlet bizi kul köle olarak gördüğü müddetçe bizler anayasal statü kazanmış vatandaşlar ve halklar olamayız. Buna izin vermezler. HDP bunu değiştirmek istiyor. Gücümüz olursa, iktidara gelirsek, biz bütün Türkiye toplumuna demokratik bir devlet vaat ediyoruz.

Tek kişinin saraydan yönettiği bir devlet değil. Her yerde, yerel yönetimleri güçlü, belediye başkanı, belediye meclisi yetkileriyle birlikte kendi kentini kendi şehrini yönetebileceği özerklik sistemini bu yüzden öneriyoruz.

Bakın, şunu diyoruz, bize oy verin yetkilerimizi size yereceğiz diyoruz. Öbürü ne diyor, bize oy verin, ben başkan olacağım diyor. Tek başıma ülkeyi yöneteceğim diyor. İki ayrı dünyadan söz ediyoruz. İki ayrı uçtan söz ediyoruz. Biz bu nedenle, bu nedenle, tarihi bir iş yapıyoruz. Ülkemizin aydınlık geleceği buradan geçer iste.

‘Cemevi Alevi için ibadethanedir. Nokta’

Sen Cemevine gidiyorsun dolayısıyla tehditsin, tehlikesin diyemez devlet. Cemevi Kızılbaş, Alevi için ibadethanedir. Bitmiştir. Nokta. Devlet bunu tartışamaz. Sadece onu kabul etmek düşer devlete.

Muharrem orucu, Muharrem yasındayız. Ramazan ayını da yaşıyoruz. Ben Sunni bir Müslümanım, Şafiyim. Her gün televizyonlarda sabaha kadar Ramazan programları, iftar programları, devlet erkanının açılışı. Peki, Aleviler de o ülkenin vatandaşı değil mi? Muharrem orucuyla ilgili hangi kanalda, ne program var. Toplumun hangi hassasiyeti var? Hangi devlet erkanı Aleviyle birlikte Muharrem orucunu açıyor.

‘Hani eşittik, yalancı?’

Devlet, Alevilerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin vergilerini alıyor ama ayrımcılık yapılıyor. Niye bizde ana dilde eğitim alamıyoruz? Niye biz de Kürt olarak yaşayamıyoruz? Hani eşittik, yalancı? Bunlar işte, kandırmacadır, kandırmaca. Yalanın daniskası. Yalancının daniskası bunlar. Usta yalancı, usta. Öbürü yeni başlamış yalancılığa. O stajyer, daha yeni başlamış da, o büyüğü usta yalancı. Sözde ustasının yanında yetişmiş ama daha tam öğrenememiş. Yalan konuşuyor ama yüzünden akıyor. Yüzü kızarıyor yalan söylerken. Öbürü ayak üstü on tane yalan sıralar hiç fark etmezsin bile.

Güneş balçıkla sıvanmaz. Gerçeği çamurla kapatamazsın. Gücümüzü hakikatten alıyoruz, bu yüzden bizle baş edemiyorlar. Yalancının mumu, 7 Haziran, olmadı 1 Kasım’a kadar yanar. Sonrasında ne yapacaklar?

CATEGORIES
Share This